 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/202
K: 1992/259
T: 22.04.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "gürültünün giderilmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sinop Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 23.11.1989 gün ve 1989/10-322 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 29.11.1991 gün ve 1991/5-147-1991/216 sayılı ilamı: (... Dava konusu yer tapu kütüğünde dükkan olarak kayıtlı olduğuna göre pastahane olarak kullanılmasında Kat Mülkiyeti Kanununun 24. maddesine aykırı bir durum yoksada 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 18. maddesine göre, kat maliklerinden her birinin kendi bağımsız bölümlerine ve eklentilerini kullanırken diğer kat maliklerini rahatsız etmemekle yükümlüdür. Davaya konu teşkil eden pastahanede çalıştırılan makinaların çıkardığı gürültülerin diğer kat maliklerini rahatsız ettiği iddia edildiğine göre, mahallinde bilirkişi iştirakiyle yeniden keşif yapılarak çıkan gürültülerin diğer kat maliklerinin tahammül sınırlarını aşıp aşmadığının tesbit edilmesi aşan bir durum mevcut ise bu hususun giderilmesi için alınacak tedbirlerin tesbiti ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği düşünülmeden eksik inceleme ile davanın bu yönden de reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle bu gün için ilerleyen teknolojiden yararlanılarak bilimsel biçimde gürültülerin, ölçümünün ve şiddet derecesinin belirlenmesi mümkün hale gelmiştir. Tesbit edilecek gürültünün hoşgörü ile tahammül sınırları içerisinde kalıp kalmadığının bundan sonra saptanabileceği kuşkusuzdur. Bilimsel kesinlik kazanan yeni buluşlardan imkan oranında muhakeme aşamasından da yararlanılarak uygulama alanına geçirilmesinden kaçınılmaması icap eder. Bu hususlar gözetilmeksizin uzmanlık dalı dahi belirtilmeyen bir kişinin verdiği soyut içerikli raporla yetinilerek hukuksal ve sağlıklı bir çözüme ulaşılamayacağı aşikardır. O itibarla Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA 22.4.1992 gününde oybirliği ile karar verildi.