Hukuki.NET

T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu E. 1992/1-780 K. 1993/146 T. 7.4.1993
Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
ÖLÜNCEYE KADAR BAKIP GÖZETME SÖZLEŞMESİ -
İVAZLI SÖZLEŞME
TEMLİKİN MUVAZAA İLE İLLETLİ OLUP OLMAMASI GİZLİ BAĞIŞ -
İPTAL - TENKİS DAVALARI
 
ÖZET
Bakıp gözetme sözleşmesi taraflara hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. Diğer anlatımla, ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme karşılığı, bakım borçlusu da bakım alacaklısına onu bakıp gözet
me yükümlülü
ğü altına girer. Asıl saptanması gereken husus bu temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapılmış olup olmadığı ve temlikte bakıp gözetme koşulunun değil, bağış amacının üstün tutulmuş bulunup bulunmadığının belirlenmesidir.
(818 s. BK. m. 18)
(743 s. MK. m. 507, 518)
 
Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Adana 5. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 6.4.1991 gün ve 1989/249-1991/343 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 15.11.1991 gün ve 10749-13091 sayılı ilamiyIe; (... Davacılar, miras bırakanları Abdulgani'nin sağlığında dava konusu taşınmazları mirastan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalıla
ra temlik ettiğini ileri sürmüşler, pay oranında iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. İddianın belirtilen niteliği ve içeriği itibariyle davada 1.4.1974 tarih ve 1/2 sayılı Yargıtay inançları Birleştirme Kararında ifadesini bulan muris muvazaası hukuk
sal nedenine dayanıldığı açıktır.
 
Çekişmeli taşınmazlardan 217 parsel davalılardan Öndere bağış olarak temlik edilmiştir. Bağış akdi hüküm ifade eden geçerli bir hukuki tasarruftur. Geçerli tasarrufların muvazaa nedeniyle iptali istenemez. Bu nedenle, 217 parsel hakkında davanın reddine karar verilmesi doğrudur. Ne var ki, Ölünceye kadar bakma sözleşmesi karşılığı olan ivazlı sözleşme türlerindendir. Mülkiyeti devredilen şeyin karşılığı olan ve öbür tarafa yükletileceği belirtilen bakıp gözetme keyfiyeti m
uvazaalı ise, bu takdirde taşınmaz malın mülkiyeti gizli bağış ile karşı tarafa geçirilmiş olur. Bunun (gizli bağışın) saptanması halinde de iptal ya da tenkis davalarının dinlenebilme olanağı ortaya çıkar. Burada tartışmalı olan, miras bırakan ile davalıl
ar arasındaki değinilen türdeki sözleşmelerin geçerlilik kazanıp kazanamayacağı hususudur.
 
İncelenen akit tablolarından davaya konu taşınmazların aynı gün miras bırakan tarafından Ölünceye kadar bakma koşulu ile davalılara temlik edildiği anlaşılmaktadır. Gerçekten yasalarımızda bir kişinin birden çok kişi ile ölünceye kadar bakıp gözetme koşuluyla sözleşme yapmasını engelleyen bir hüküm bulunmamaktadır. Ne var ki, evladın babaya bakması ahlaki görevlerdendir. Ancak, bu görevin sınırının aşılmaması asıldır.
 
Somut olayda, davacılar miras bırakanın torunları, davalılar ise; 2. eşinden olma çocuklardır. Temlik tarihinde miras. bırakan, 65 yaşlarında olup sözleşmenin yapıldığı tarihte ve sonraki dönemlerde (ölünceye kadar) hiçbir hastalığı olmayan sağlıklı bir kişidir. 1977 yılına kadar eşi ile birlikte yaşamış ve ölünceye kadar ev işlerini yapmak üzere özel bakıcılar bulundurmuş, varlıklı bir kimsedir. Diğer taraftan davalı Ayten, temlikin yapıldığı 1966 yılında evlenerek Ankara'ya yerleşmiş, eşinden ayrıldığı 1986 tarihinde murisle birlikte oturmaya başlamış, diğer davalı Önder'in ise aynı tarihlerde yüksek tahsilini yapmakta olduğu, Okulu bitirdikten sonra babasının taşınmazlarının idaresini üzerine aldığı, ancak başarılı olamadığı bu nedenle borçlandığı ve m
iras bırakanın borçları ödemek için taşınmazların bir kısmını satmak zorunda kaldığı ve her iki davalıya da babalarının baktığı olgusu da kanıtlanmıştır. Tüm dosya içeriğine ve toplanan delillere göre miras bırakanın ne temlik tarihinde nede sonra bakımı g
erekli kılan duruma düşmediği ve sağlıklı olarak öldüğü anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra temlike konu yapılan taşınmazların niteliklerine ve değerlerine göre gerçek bir bakımın karşılığı olarak verildikleri sonucuna da varılamamaktadır. O halde, dava konus
u 315 ve 615 sayılı parseller yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, ölünceye kadar bakma akitlerinde muvazaa iddiasının dinlenemiyeceği yolla yasal olmayan gerekçelerle reddedilmesi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine ger
i çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
 
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
 
Dava, Borçlar K
anununun 18. maddesinden kaynaklanan muvazaa hukuksal sebebine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
 
Davacılar, miras bırakanın ilk eşinden olma ve kendisinden evvel ölen oğlu Mustafa Kemal'in çocukları, davalılar ise; murisin ikinci eşinden olma evlatlarıdır. Davacılar, miras bırakanları Abdulgani'nin kendilerini miras haklarından mahrum etmek amacıyla, dava konusu taşınmazları bakıp gözetme koşulu ile davalılara muvazaalı olarak temlik ettiğini ileri sürerek bu yerlere ait tapu kayıtlarının,
payları oranında iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.
 
Gerçekten, miras bırakan dava konusu 615 parsel sayılı taşınmaz malını davalılardan Ayten'e 315 parsel sayılı taşınmaz malını da diğer davalı Önder'e, 24.2.1966 tarihinde bakıp gözetme koşulu ile temlik etmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme sözleşmesi taraflara hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. Diğer anlatımla ivazlı sözleşme türlerindedir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna
geçirme karşılığı, bakım borçlusu da bakım alacaklısına onu bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.
 
Genel olarak bu sözleşmeye dayalı temlikin, muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi mümkündür. Asıl olan bakım alacaklısı miras bırakanın, bu temliki işlemi yapmada güttüğü amacının belirlenmesidir. Zira muavazaa en sade anlatımla irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Bu itibarla, getirilen bütün deliller birlikte değerlendirilerek miras bırakanın bu temliki işlemd
eki gerçek iradesi tesbit edilebilir. Yine ifade edilmelidir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için, özellikle evlada karşı yapılan temlik işlemlerinde sözleşmenin düzenlendiği tarihte, bakım alacaklısının özel bakım gereksin
imi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu ihtiyacın akitten sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da aktin geçerliliğine etkili olamaz. Asıl saptanması gereken husus bu temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amac
ıyla yapılmış olup olmadığı ve temlikte bakıp gözetme koşulunun değil, bağış amacının üstün tutulmuş bulunup bulunmadığının belirlenmesidir. Bunun saptanması için de akit tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, elinde bulunan mallarının mevc
udu, aile koşulları, temlik edilen malın miktarının, birlikte değerlendirilerek sözleşme konusu malın, tüm mal mevcudu içerisinde temlikinin hoşgörü ile karşılanabilecek bir sınır içerisinde kalıp kalmadığının araştırılmasından yararlanılacağı kuşkusuzdur.
 
Somut olayda miras bırakan, davalılardan kızı Aytene 30 dönüm miktarında tarla nitelikli 615 parsel sayılı taşınmazı 24.2.1966 tarihinde bakıp gözetme koşulu ile temlik etmiştir. Temlik tarihi itibariyle murisin 1000 dönümü aşkın taşınmaz malı bulunduğu tartışmasızdır. Yine tartışmasız olan bir yön de bu davalının boşanmasını takiben döndüğü baba evinde murisin 25.1.1989 ölüm tarihine kadar kendisine baktığıdır. Diğer davalı Önder'e yapılan temliki işleme gelince; bu davalıya temyize konu davadaki taşınma
z dışında 27.10.1962 tarihinde 217 parsel sayılı taşınmaz mal hibe edildikten başka yine bakım gözetme koşulu ile miras bırakan tarafından başka taşınmaz mallar verildiği ve ticari girişimlerindeki zararlarının da yine verilen bu malların satılması suretiy
le karşılandığı anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda olaya yaklaşıldığında:
 
1- Davalı Ayten'e bakıp gözetme koşulu ile yapılan temlikin muvazaa ile illetli olmayıp sözleşmenin geçerli olduğu ve murisin temlik tarihindeki mevcut mallarına göre kabul edilebilir sınırlar içinde kaldığı anlaşılmakla mahkemece delillerin değerlendirilmesi ile bu davalı hakkında davanın reddedilmesi doğrudur.
 
2- Davalı Öndere yapılan temliki işleme ilişkin temyiz itirazına gelince; bu davalı hakkında temlikin işlemin muvazaa ile illetli olduğu vurgulanmak suretiyle davanın kabul edilmesi gereğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da aynen benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi isabetsizdir.
 
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle:
 
1- Davalı Ayten hakkında temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının bu kısmının onanmasına, bakiye (7000) lira temyiz ilam harcının davacılardan alınmasına,
 
2- Davalı Önder hakkındaki karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığından, 7.4.1993 günü yapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini