 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/186
K: 1992/309
T: 06.05.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "elatmanın önlenmesi, ecrimisil, Tapu kaydına şerh konulması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce asıl davanın kabulü, birleştirilen davanın reddine dair verilen 21.6.1990 gün ve 1989/1062 E - 1990/576 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin, 28.3.1981 gün ve 1991/1074-4136 sayılı ilamı;
(.. Davacılar, 1256 ada 1 ve 26 parsellerin birleşmesinden oluşan 7682 ada 12 sayılı imar parseli üzerindeki avlulu evi, imar öncesi 26 parsel maliki davalının tahliye etmediğini ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiş birleştirilen davasında, davalı kayıtta evin kendisine aidiyetine ilişkin şerhin silinmesinin dayanağı bulunmadığını ileri sürerek yeniden konulmasını istemiştir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir. Ancak, dosyadaki delillerden ve bilirkişi raporundan, 12 sayılı imar parselinin 1256 ada, 1-20-25-26 sayılı kadastro parsellerinden oluştuğu imar uygulamasının 25.5.1976 tarihinde yapıldığı davalının 26 parsel üzerine bina inşa ettiği ve 18.3.1986 da pay satın aldığı, davacının da bu paya şuf'a (önalım) davası sonucunda malik olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca parsel üzerindeki evin değeri davacı tarafından yatırılması suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacılara ait 12 sayılı imar çapı, imar uygulaması sonucu, 24, 25, 26 ve 1 sayılı kadastro parsellerinin birleştirilmesinden oluşmuştur. Üzerinde davalının fiilen kullanmaya devam ettiği bir evin bulunduğu tartışmasızdır. 6785 sayılı eski İmar Kanunun 42/c maddesine paralel hüküm getiren 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinde ise "hisseli bir veya birkaç parsel üzerinde kalan yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir antlaşma temin edilmedikçe veya şuyuu giderilmedikçe bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunacağı" hükme bağlanmıştır.
Ne var ki somut olayda, davalı imar çapı üzerindeki evin bulunduğu kesin karşılığı payı çekişme konusu evle birlikte satın almış ve davacılar bu satın almaya karşı, süresinde şuf'a hakkını kullanıp bu yerin mülkiyetini edinmişlerdir. Bu durumda İmar Yasasının 18. maddesi gereğince davacılardan, şuf'a hakkını kullanırken ev değeri ile birlikte şuf'a bedeli olarak ödedikleri bedel dışında ev yönünden yeniden bedel istenemeyeceği kuşkusuzdur.
Bu itibarla yerel mahkemece mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle davanın kabul edilmesi doğrudur.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), 6.5.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.