 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/168
K: 1992/267
T: 22.04.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ceyhan Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 25.12.1990 gün ve 1987/124-1990/1270 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 3.10.1991 gün ve 1991/1788-8129 sayılı ilamı: (..Dava satış vaadi sözleşmesi uyarınca davalıların murisine ait satın alınan payın cebren tescili isteminden ibarettir. Satış bedeli 21.000 liradır. Davacı bedel için sözleşme uyarınca 1.6.1973 ve 20.9.1973 vadeli 10.500 er lira bedelli iki adet bonoyu davalının murisine verdiğini ileri sürmektedir. Bu husus sözleşmedeki beyan ile de sabittir. Yalnız bono bedellerinin ödendiği kanıtlanamamıştır. Karşılıklı taahhütleri ihtiva eden bir akdin ifasını talep eden kimse akdin şartları ve mahiyetine nazaran bir ecelden istifade hakkını haiz olmadıkça kendi borcunu ifa etmiş veya ifasını teklif etmiş olmadıkça davalıya edimini yerine getirmesini talep edemez. Davacı 21.000 liralık bedeli ödeyecek veya ödemeye amade bulunduğunu teklif edecek ki tescil imkanına kavuşabilsin. Bu itibarla B.K.nun 81. maddesi uyarınca mahkemece davacıya önel verilerek bedeli ödemesi veya mahkemenin göstereceği bir yere depo etmesi olanağının sağlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Bunlar yapılmadan red kararı verilmesi doğru görülmemiştir.) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tescil istemine ilişkindir. Satış vaadine konu yapılan taşınmazlardaki hisselerin akitlerin anlaştıkları bedelleri karşılığı iki adet bono düzenlendiği sözleşme içeriğinden de uygun olarak noterde düzenlenmiştir. Sözleşme, akitler arasında kararlaştırılan satış bedeli karşılığı satış vaadi borçlusu davalıların murisine iki adet bono verilmiştir. Bu durumda bonoya bağlanan satış bedelinin ödenip ödenmediğinin kambiyo hukukunun kendisine özgü koşulları içerisinde değerlendirilip saptanması gerekir. O itibarla da bedelin ödenmediği def'ini, satış vaadi borçlusu ve bono lehtarı davalı tarafın kanıtlaması icabeder. İspat külfeti kendisine düşen davalı tarafca, bonolar ibrazla satışı vaadedilen taşınmazla ilgili bedelin ödenmediği isbat edilebilmiş değildir. O halde bedelin ödendiğini kabulü icap eder. Hal böyle olunca davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru değildir.
O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA 22.4.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.