 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/158
K: 1992/218
T: 01.04.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 13.6.1991 gün ve 1991/416-766 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 18.10.1991 gün ve 11287-12365 sayılı ilamı:
(.. Davacı davalının aynı Belediye hudutları dahilinde oturulabilir nitelikte ev olduğunu ileri sürerek taşınmazın tahliyesini istemiştir.
Davalı Belediye hududu dahilinde oturulabilir nitelikte evi olduğunu kabul etmiş ancak davacının kira ilişkisi kurulurken durumu bildiğini iddia etmiş hatta aynı binadaki diğer taşınmazlarını kiraya verirken öncelikle kiralananı aynı Belediye hududu içinde konutu olanlardan seçerek bunun kira artırmada başka amaç olarak kullandığını böylece davacının objektif iyi niyet kurallarına aykırı davrandığını bu nedenle açılan davanın reddini savunmuştur.
Davalının aynı Belediye hudutları içinde oturulabilir nitelikte konutu olduğu hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık dava hakkının dürüstlük kuralları içinde kullanıp kullanılmadığı noktasında toplanmaktadır.
İyi niyet veya kötü niyet olayı düşüncenin iradeyi etkilemesi ile oluşan zihinsel bir olaydır. Bunun objektif olarak somut olaylarla olaya özgü olarak kanıtlanması gerekir. Değerlendirilmesi de objektif hukuk kuralları ve örf adeti ötesinde toplumun genel ahlak ve dürüstlük kuralları ve genel ahlak hükümlerine göre yapılır. Davacının davalı ile kira ilişkisi kurarken veya dava hakkını kullanırken kötüniyetli davrandığı hakkında herhangi bir somut olay ileri sürülüp kanıtlanmamıştır. Evvelce davalının oturulabilir konutu olduğunu bilmesi doğrudan doğruya objektif kötü niyetin kanıtı olamaz. Diğer kiracılarını yine konutu olanlardan seçmiş olması da yine bu olgunun yeterli isbat şekli değildir. Öbür yandan 6570 sayılı yasanın 7 son maddesinde Belediye hudutları içinde kendinin veya eşinin üzerine kayıtlı oturulabilecek konutunun bulunması mutlak tahliye nedeni sayılmış ve kiracı tahliye ile sorumlu tutulmuştur. Bu nedenlerle tahliyeye karar verilmek gerekirken yazılı düşüncelerle davanın reddi isabetsizdir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 1.4.1992 tarihinde oybirliği ile karar verildi.