 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/157
K: 1992/272
T: 29.04.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 21.6.1991 gün ve 1536-999 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 14.10.1991 gün ve 11372-11974 sayılı ilamı:
(.. Davacı yurt dışında çalışmakta olup kesin döndüğünden veya döneceğinden bahsetmeksizin sadece yazın bir, bir buçuk aylık tatilini geçirmek için çocukları ile birlikte geldiğinden konut sıkıntısı çektiğini ve bu sebeple dava konusu taşınmaza ihtiyaç duyduğunu ileri sürüp tahliye istemiştir.
Davalı davayı kabul etmemiş ve davacı tanıkları iddiayı doğrulamış iselerde davanın çözümünde delillerden önce iddianın irdelenmesi önem taşımaktadır.
6570 sayılı Yasada kendisinin eş ve çocuklarının konut ihtiyacı için kiralayana ve uygulama ile mah sahibine tahliye hakkı tanınmıştır. Burdaki konut ihtiyacı geçici olmayıp sürekli bir ihtiyaçtır. Bunca senelik uygulamalarda bu doğrultuda sürdürülmüş, geçici ihtiyaç tahliye sebebi kabul edilmemiştir. Ancak yazlık ihtiyaçları için ayrıcalık tanınmış, bu günkü yaşam tarzında yazlık ihtiyacı sürekli konut ihtiyacının devamı olarak kabul edilmiştir. Bu kabuldeki temel unsur hem muhit itibarı ile hemde mimarı yapı itibari ile taşınmazın yazlık niteliğinde değilse yazlıklar için kabul edilen ayrıcalığın uygulanması mümkün değildir. Olayda bu esaslar incelenmeden tahliye kararı verilmesi isabetli görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava konut ihtiyacı sebebiyle kiralananın boşaltılması isteğine ilişkindir. Davalı vekili dava dilekçesinin 17.10.1990 tarihinde tebliğini müteakip ve ilk oturumdan önce verdiği 28.11.1990 günlü cevap dilekçesinde açıkça davacının aynı sebeple açtığı ve önce görülen tahliye davasının redle sonuçlandığını ifade etmiş ve bu davanın İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesi'ne ait 1988/1297 esas sayılı dosya olduğunu bildirmiştir.
Temyize konu davanın 5.12.1990 günlük ilk oturumda da cevap dilekçesini tekrar etmiş ve mahkemecede aynı oturum sonunda verilen ara kararında numarası bildirilen önceki tahliye dava dosyasının getirtilmesi hükme bağlanmıştır. Celbedilen 1988/1297 sayılı önceki dava dosyasının redle sonuçlandığı, ancak kararın taraflara tebliğ edilmediğinden kesinleşmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, kesin hükümden söz edilemiyeceği açıktır.
Ne var ki, davalı tarafından esas numarası bildirilen dosya getirtilip incelenmiş ve derdest olduğu görülmüştür. Bu olgunun gözardı edilmesi halinde aynı yerle ilgili çelişik kararların çıkması olasıdır. O itibarla, davalının davaya verdiği cevap dilekçesi içeriği ve bu dilekçe münderecatını ilk oturumda ayrıca tekrar etmesi, önce görülen dava dosyasının getirtilmiş olması nedeniyle bu ileri sürülüşün derdestlik itirazınıda kapsadığı biçiminde kabulü ile değerlendirilip sonuçlandırılması ve neticesine göre hüküm kurulması gerekir.
Bu yön gözetilip usul sorunu çözümlenmeden işin esası hakkında, hüküm kurulması doğru değildir. O halde, usul ve Yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı BOZULMASINA ilk örüşmede çoğunluk sağlanamadığı için, ikinci görüşmede 29.4.1992 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.