 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/148
K: 1992/265
T: 22.04.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "akte aykırılık nedeniyle tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Fatih 2. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29.11.1990 gün ve 1990/186-1214 sayılı kararın incelenmesi davacı Vakıflar vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 1.5.1991 gün ve 1991/5458-5950 sayılı ilamı:
(... Davacı idare, ara yerde mevcut sözleşmeye göre kiralananda izin alınmaksızın herhangi bir tadilat yapılması yasaklandığı halde davalının bu yasağa aykırı tadilat yapıp kiralananın tadil durumunu tamamen değiştirdiğini bu değişikliğin imar yönetmeliğine aykırı bulunduğunu davalıya ihtar ettiğini ve eski hale getirmesini istediği halde aykırılığın giderilmediğini ileri sürerek taşınmazın tahliyesini istemiştir.
Davalı davayı kabul etmemiş vitrin düzenlemesi yaptığını söylemişse de yapılan keşifde, asma kat ortadan ikiye ayrılarak 2 asma kat haline getirildiğini merdiven ve ön cephe değişikliğini dükkandaki değişikliklerin dükkan sitatik sistemini tehlikeye düşürecek nitelikte değilsede mimari olarak aslının değiştirmiş olduğu bilirkişi tarafından tesbit edilmiştir. Bu tadilatın akde muhalefet teşkil ettiği açıktır. Davacı, 23.6.1989 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile bu aykırılığın giderilip eski hale getirilmesini istemiştir. Her ne kadar ihtarda eski hale getirilmek için bir süre belirtilmemişse de, bilirkişi aykırılığın 7 gün içinde giderilebileceğini belirlemiş, dava da bu süreden çok sonra ihtarnamenin tebliğinden 6 ay sonra açılmıştır. Genelde ihtarnamede, süre verilmesi öngörülmekte ise de, aykırılığın giderilmesi için gerekli sürenin geçmesine rağmen giderilmemiş olması ihtarnamenin hukuki sonuç doğurmasını engellememesi icap eder.
Nitekim, uyuşmazlığın ilişkin bulunduğu B.K. 256/2 maddesine ihtara rağmen aykırılığın devam ettirilmesi tahliye sebebi kabul edilmiştir.
Bu nedenle davanın kabulü gerekirken reddi isabetsizdir, gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı Vakıflar İdaresi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA 22.4.1992 gününde oyçokluğu ile karar verildi.