 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/145
K: 1992/346
T: 27.05.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "yargılamanın iadesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eceabat Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 10.12.1990 gün ve 140-59 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 17.9.1991 gün ve 9088-11000 sayılı ilamı:
(.. Davalı tarafın HUMK. 445. Maddesine dayalı olarak vaki yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılmasını istediği veraset iptali kararının dayanağı, söz konusu kararın gerekçesinde de açıkça belirtildiği üzere Deniz Kuvvetleri arşiv Müdürlüğü belgeleridir.
Yargılamanın iadesini isteyen taraf daha sonra elde ettiği iki yeni belgeye dayanmıştır. Bunlardan birincisi Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Lalahan Deniz Genel Arşiv Müdürlüğünün 17.11.1989 tarih ve 4184-515-89 sayılı yazılarında konu edildiği üzere Bahriye Nazırı Müşir Amiral Hasan Hüsnü Paşanın 31 arşiv numaralı künye defterindeki kaydını ihtiva eden sahifede (sayfasında müstenidatı yasanın kimliği ve yazılış tarihi belirtilmeden) ailesine tahsis edilen maaşın müfredatını belirtir bölümünün sonradan ilave edildiğidir. Kaldı ki Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne ait 13.6.1990 tarih ve 40621050 sayılı ikinci belgede ise Müşir Nazır ve Kumandanı Umuru Bahriye Devletlu Hasan Hüsnü Paşa olarak belirtilen kişinin ölümü sonrasında çocukları adına emekli aylığı bağlandığına dair bir kayda rastlanamadığı kesinlikle ifade edilmiştir. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü yazısında bu ifade ile de yetinilmemiş (1319 yılında vefat eden birisinden emekli maaşı alanların varlığı söz konusu olduğunda bunların kayıtlarının kurum arşivinde bulunması gerekeceği) de önemle vurgulanmıştır. Görülmektedir ki önceki veraset iptal kararının dayanağı Deniz Kuvvetleri Komutanlığı arşiv belgelerinin ilgili sayfasında dayanağı bulunmayan eklentilerin varlığı, ilgili Komutanlıkça doğrulanmış ve bundan daha önemli olarak Emekli Sandığı arşivlerinde bulunmayan emeklilik kayıtlarının yasal geçerliliği kuşkulu bir duruma gelmiştir.
Öyle ise Mahkemece yapılacak iş adı geçen Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Lalahan Deniz Genel Arşiv Müdürlüğünün 17.11.1989 günlü yazısında bahse konu 23 Şubat 1328 tarihli hesap müzekkeresi müsvettesini celbedip eski yazı belgeleri de yeni yazıya çevrilerek anlaşılabilir hale getirmek işbu yeni belgelerin ışığında mevcut kuşku ve çelişkileri gidermek gerektiğinde kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmak özetle yargılamanın iadesini isteyen tarafın bütün delillerini toplayıp değerlendirerek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Yargılamanın iadesi isteği, olağan üstü bir Yasa yoludur. O nedenle de HUMK.nun 445. maddesinde bu istekte bulunabilme 10 hal ile sınırlandırılmıştır. Bu sebeplerin artırılması mümkün değildir. Olayda davacılar hükümden sonra elde ettikleri iki belgeye dayanarak anılan maddenin birinci fıkrası gereği yargılamanın iadesini istemişlerdir.
Hasan Hüsnü Paşadan alınan veraset ilamının, iptaline esas teşkil eden Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Arşiv Müdürlüğü yazısının altına, ailesine tahsis olunan maaşın müfredatı başlığı altında çıkarılan ve 23 Şubat 1328 tarihli hesap müzekkeresi müsvettesinden yazılmıştır şerhi verilen bölümün, bukez ibraz edilen Deniz Kuvvetleri Kumandanlığı Arşiv Müdürlüğünün 17.11.1989 tarihli cevabi yazısında açıklanan ekin kimin tarafından ve hangi tarihte verildiğinin belli olmadığı, daha sonra yazıldığı bildirilmiştir. Özellikle 13.6.1990 tarih 40632050 sayılı Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü yazısında ise açıkça Hasan Hüsnü Paşanın ölümü sonrasında çocukları adına emekli aylığı bağlandığına dair bir kayda rastlanmadığı, alanların bulunması halinde bunlara ilişkin kayıtların kurum arşivinde mevcut olması gerekeceği belirtilmiştir. Yargılamanın iadesi isteğine dayanak yapılan bu iki belge, içeriği itibariyle doğruluğunun kanıtlanması halinde, önce görülüp kesinleşen davadaki sonucu değiştirecek nitelikte olduğu kuşkusuzdur. Bu belgeler her ne kadar devlet dairelerinden alınmışsada, özellikle eski tarihlere ilişkin olup bunları kolayca elde etmenin mümkün olamayacağı gözardı edilemeyecek bir gerçektir. Bu itibarla Özel Dairece olayda ilgili olarak sonuca ulaşılmada kuşkuya düşülmesi doğal görülmüştür. O nedenle olayda yargılamanın iadesi isteği mesmu kabul edilmelidir. Bu kuşkunun giderilmesi için mahkemece izlenmesi gereken yola ilişkin bozma Hukuk Genel Kurulunca da aynen benimsenmiştir. Ayrıca da Hasan Hüsnü Paşanın Genel Kurmay Başkanlığında bulunması olası kimliği ile ilgili kayıtlar ile adına bulunduğu anlaşılan taşınmaz mallarına ait tapu kayıtlarının ve muameleli evrakının getirtilip iddia ve savunma doğrultusunda tetkikle bunlardan da gerçeğe ulaşmada yararlanılması ve mevcut delillerin hep birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile hukuksal ve sağlıklı sonuca ulaşılamaz. O itibarla Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 27.5.1992 tarihinde oybirliği ile karar verildi.