 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/13-645
K: 1993/90
T: 3.3.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TEMERRÜT FAİZİ ( İhtar Çekilip Borçlunun Temerrüde Düşürülmesi Gereği )
- İHTAR ( Temerrüt İçin )
- REESKONT FAİZİ ( Taraflar Tacir Değilse Hükmedilemiyeceği )
- PEŞİN SATIŞTA BEDELİN ÖDENMEDİĞİ İDDİASI
- KANUNİ KARİNE ( Peşin satışta malın teslimi )
- YEMİN VE KALETEN SATIŞTA BEDELİN ÖDENMEDİĞİ İDDİASI
- MUACCEL BORÇTA TEMERRÜD
- TEMERRÜD ( Muaccel borçta )
- FAİZ ( Temerrüd faizi )
818/m.182, 210, 101
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce dava nın kabulünedair verilen 18.7.1991 gün ve 579313 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 6.2.1992 gün ve 8621888 sayılı ilamı:
( ... 1 Davacı, kocası Nihat Y... ile kocasının kardeşi Vedat Y...'ı Samsun 3. Noterliğinde 28.9.1989 tarihinde düzenlenen "Düzenleme Genel Vekaletname" başlığını taşıyan vekaletname ile T.C. hudutları dahilindeki tüm gayrimenkullerini ve gayrimenkul hisselerinin tamamını veya bir kısmını dilediği bedel ve şartlarla dilediği kimselere satmaya, satış bedellerini almaya ilgili tapu sicil müdürlüklerinde alıcı ve alıcılar adına tapu ferağ takrirlerini vermeye yetkili kılmıştır. Davacı vekili Nihat Y... bu vekaletnameye istinaden davacıya ait tapuda 510/2070 hisseli ve 255/1035 arsa paylı 6 nolu dubleks meskenin kat irtifakı seviyen davalı Selma Deniz ile davalı İsmail Deniz'e 10.7.1990 tarihinde satmıştır. Tapuda satış bedeli 2.050.000 lira olarak belirtilmiş, satıcı vekil bu bedelin tamamını aldığını beyan etmiştir. Ne var ki dava konusu dairenin davalılara 120.000.000 liraya satıldığı davacı tarafından iddia, davalı tarafından da kabul edilmiştir. Yani satış bedelinin 120.000.000 lira olduğu taraflar arasında gekişmesizdir. Esasen davacının diğer vekili, Vedat Y...'da davalılarla 9.7.1990 tarihli harici bir sözleşme yapılmış, bu sözleşmede de bedel 120.000.000 lira olarak belirlenmiştir. Bu sözleşmede de tapunun hemen. verileceği, toplam fiat 120.000.000 liranın peşin ödeneceği kabul edilmiş nitekim bundan 1 gün sonra 10.7.1990'da tapuda resmi işlem gerçekleştirilmiştir.
Davacı davalılardan bu parayı alamadığını yasal delillerle ispat etmiş değildir. Davacı vekili 14.12.1990 tarihli celsede, imzası tahtında yemin teklif etmediklerini ancak kendilerinin parayı almadıklarına dair yemine hazır olduklarını bildirmiştir. Mahkemece 18.7.1991 tarihli celsede davacıya re'sen yemin teklif edilmiş, kendisine yeminin mevzuu; tapudaki alım satım sırasında veya bundan önce veya sonra 120.000.000 liranın alınmış olup olmadığı, alındı ise kimin aldığı hususlarında olduğu izah olunmuştur. Aynı celsede davacı "Ben tapu işlemleri sırasında bulunmuyordum, eşim Nihat Y...'a ve Nihat Y...'ın abisi olan Vedat Y...'a satış için vekaletname verdim tapuda bulunanlar onlardır, ancak bana paranın alınmadığını söylediler, tapu işlemlerinde yanında değildim genel vekaletname vermiştim. Bu nedenle 120.000.000 liranın alındığı hususunda bilgim yoktur." şeklinde yemini eda eylemiştir. Davacının bu beyanından da anlaşılacağı üzere paranın alınmadığı yolunda kendisinin dahi kesin bilgisi bulunmamaktadır.
Oysa, burada tapu işlemi davacınm yetkili vekili tarafından yapılmış olduğundan, paranın alındığını veya alınmadığını davacının bılmesi gerekir. Bu nedenle davacı paranın ödenmediği yolunda yemini eda edemediğinden ve yemıni davalıya da reddetmediğinden yeminden kaçınmış sayılır. Sadece paranın alındığını bilmediği yolundaki yeminli ifadesine dayanılarak davanın kabulü cihetine gidilemez.
Öte yandan, bu davada ispat külfeti de davalılara düşmez. Çünkü satışın peşin para ile yapılması öngörülmüştür, tapuda ferağ verildiğine göre satış bedelinin de taraflar arasında kararlaştınldığı üzere 120.000.000 lira olarak peşin ödendiğini kabul etmek gerekir. Bu nedenle davalılar yasal karineden yararlanırlar, bu karinenin aksini, yani satış bedelinin peşin ödenmediğini ispat etmek davacıya düşer. Davacı bu iddiasını yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Ne var ki dava dilekçesinde "her türlü delail" demek suretiyle yemin deliline de dayandığından mahkemece, davacıya ispat külfetinin kendisine düştüğü ve bu nedenle bir yemin teklifine hakkı bulunduğu hatırlatılarak bir karar verilmesı gerekir. Her ne kadar davacı vekili yemin tekiif etmeyeceklerini bildirmiş ise de, bu beyan ispat külfetinin davalı tarafa düştüğü düşünce ve kanaati ile yapılmış bir beyan olup, mahkemece de yanlış olarak böyle kabul edildiğinden davacının iddiası hakkında usulünce yemin teklif etme hakkı ortadan kalkmış saY....
Mahkemenin yukarıda açıklanan yönleri gözönünde tutmadan davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
2 Kabul şekli bakımından da; Borçlar Kanunu'nun 101. maddesinin birinci fıkrasındaki "muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur" hükmü karşısında davacı tarafından ihtar çekilerek onun mütemerrit hale düşürülmesi tarihinden itibaren faize hükmedilebilir. Davacı bu hususta davalıya herhangi bir ihtar keşide etmemiştir. Mahkemece bu husus nazara alınmadan sözleşme tarihi 9.7.1990 tarihinden faize hükmedıl mesi doğru olmadığı gibi, taraflar tacir olmadıklarından reeskont faizine hükmolunması da usul ve yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yemden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresınde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarınin kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( B0ZULMASINA ) oybirliği ile karar verildi.