 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1992/105
K: 1992/238
T: 15.04.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkememsince davanın kabulüne dair verilen 23.11.1990 gün ve 454-554 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25.4.1991 gün ve 3320-4574 sayılı ilamı:
(.. Dava tapulu taşınmazın adi senetle satışından kaynaklanmaktadır. Bir taşınmaz malın veya payının mülkiyetinin başkasınan devri ya da devir vaadini öngören sözleşmelerin geçerli sayılması M.K. 634 BK.213 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddeleri uyarınca Tapu Sicil müdürü tarafından veya Noterlik Yasası'nın 60/3. maddesi buyruğuna göre noterlerce re'sen düzenlenmesine bağlıdır. Anılan Yasa hükümlerinin öngördüğü biçimde yapılmayan sözleşmeler hukuken geçersizdir. Çünkü, burda öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlik koşulu olup, kamu düzenine ilişkindir ve doğrudan gözönünde tutulur. Taraflar arasındaki 28.12.1987 tarihli sözleşme resmi şekilde düzenlenmemiş bulunduğundan hukuken geçerli değildir. Geçersiz sözleşmeye göre taraflar ancak verdiklerini haksız iktisap kurallarına göre isteyebilirler. Davacılar davalıya çektikleri 15.9.1988 tarihli ihtarname ile davalıyı 26.9.1988 tarihinde temerrüde düşürmüş iselerde, davalı da aynı gün parayı ödemiş olduğundan faize hükmedilmemesi gerekir. Yazılı şekilde davanın kabulü usule ve yasaya aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle olayda davalı satıcının, (yüklenici) iyi niyetli olduğunun duraksanmayacak biçimde anlaşılması bir yana, davacıların satış bedelini kendilerine ödenmesi isteği ile noterden gönderdikleri ve ödeme için 5 günlük süre tanıdıkları ihtarnamenin 21.9.1988 tarihinde tebliğini takiben, öngörülen süre içerisinde ödenen satış bedelinin davalı tarafından davacılara aynen iade edildiğine ve bu hususta taraflar arasında tartışma bulunmadığına göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığı için, yapılan ikinci görüşmede, bozmada oybirliği, nedeninde 15.4.1992 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.