 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/7-191
K: 1991/273
T: 15.5.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ZİLYETLİĞİN TERKİ
- ÇALILIK ( Zilyetliğin terki )
743/m.639
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "tesbite itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; VAKFIKEBİR Kadastro Mahkemesince davanın reddine dair verilen 25.12.1985 gün ve 1985/115, 1985/96 sayılı kararın incelenmesi davacı temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 7.Hukuk Dairesi’nin 15.1.1990 gün ve 1986/9599-1990/249 sayılı ilâmı;
( ...Dava konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1.maddesi hükmünce orman ya da orman toprağı sayılan itibarla; orman idaresinin diğer temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; bir taşınmazın belgesiz zilyetlikle kişi adına tesbit ve tescil edilebilmesi için taşınmazın zilyetlikle iktisap edilebilecek yerlerden olması ve zilyetliğin çekişmesiz ve aralıksız ekip biçmek suretiyle ve taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak tespit tarihine kadar 20 yıldan beri sürdürüldüğünün bilirkişi ve tanık sözleri ile saptanması gerekir. Oysa; olayda taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında çalılık olduğu, 25-30 yıldan beri çalılık olarak bulunduğu ve kimsenin zilyet olmadığı, mahkemece dinlenen bilirkişi sözleri ile belirlenmiştir. Bir an için daha önceleri zilye edildiği kabul edilse bile, tesbit tarihinden 25-30 yıl öncesinden beri ekilmemiş olması iradi olarak zilyetliğin terki anlamına gelir. Mahkemece bu yön gözönünde tutularak 3402 sayılı Kanun’un 18.maddesi hükmünce Hazine adına tesciline karar vermek gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karışılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle tesbite karşı davacı idarenin dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğuna ilişkin itirazı üzerine tutanak komisyonca yetkisizlikle kadastro mahkemesine intikal ettirildiğine göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa’ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
3402 sayılı Kanun 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 54. maddesini değiştirmiş, kadastro hakiminin gerçek hak sahibini araştırma yetkisini üç halle sınırlandırmıştır.
1-Kadastro Komisyonları’ndan kadastro mahkemesine intikal eden ve malikhanesi boş bırakılan tutanakların söz konusu olması hali,
2-Genel Mahkemeler’den görevsizlikle kadastro mahkemesine gelen ve malikin belirlenmemiş olduğu dava dosyalarının söz konusu olması hali,
3-Bir mirasçının dava açması sonucu başka mirasçıların da bulunduğunun anlaşılması hali,
İşte bu üç halin dışında kadastro hakimi gerçek hak sahibini araştıramaz, 3402 sayılı Yasa’da kabul edilen Usul ve Esas’a göre orman idaresinin itiraz ve davası ile herhangi bir şahsın itiraz ve davası arasında hiç bir fark yoktur. Orman İdaresi kadastro mahkemesine dava açması durumunda kadastro hakimi dava konusu parselin orman olup olmadığı yönünde inceleme ve araştırma yapacak, orman ise orman olarak Hazine adına, orman değilse tesbit tutanağındaki malik veya malikler adına tescil kararı verecek. Dava dışı bir şahıs adına tescil kararı veremiyecektir. Mülga 766 sayılı Tapulama Kanun’u zamanında tesbit tutanağının malikhanesi doldurulduktan sonra, orman idaresinin itiraz etmesi halinde tapulama komisyonu taşınmazın orman olup olmadığı yönünde karar verilmek üzere tutanağı tapulama mahkemesine yetkisizlik kararıyla gönderirdi. Ancak malikhanesine dokunulmazdı. Malikhanesi dolu olarak tutanak tapulama hakimine gelirdi. Olayımızda da tapulama komisyonu malikhanesi doldurulmuş tutanağı, dava konusu parselin orman olup olmadığına karar veremediğinden söz ederek yetkisizlikle tapulama hakimine aktarmıştır. Tutanağın malikhanesini iptal etmemiştir. Tapulama Hakimi’nin önüne malikhanesi dolu bir tutanak gelmiştir. Yetkisizlik kararı sadece ve sadece taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığının tesbitinin mahkemeye bırakılmasına yöneliktir. Bu kararın tutanağın malikhanesinin iptalini de içerdiğini kabul etmek mümkün değildir. Tapulama komisyonu açıkça tutanağın malikhanesinin iptaline karar vermediğine göre malikhanesi dolu bir tutanağın varlığı söz konusudur. Hal böyle olunca kadastro hakiminin önüne malikhanesi doldurulmuş tutanak tevdi edilmiştir. 3402 sayılı Yasa’nın 30/2.maddesinin uygulanması söz konusu olamaz. Derdest davalara da uygulanması ön görülen bu Yasa’ya göre gerçek hak sahibinin Kadastro Hakimi’nin araştırması mümkün değildir. Bu nedenle mahkeme kararı doğru olup kurulun bozma kararına karşıyım.
NiyaziDurak 16.Hukuk Dairesi Üyesi