 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/79
K: 1991/178
T: 03.04.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "kat mülkiyeti yasasının 24. maddesine binaen tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 9.11.1988 gün ve 1988/657-1377 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 20.11.1989 gün ve 1989/8115-23632 sayılı ilamı:
(.. Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince harç sorunu çözümlenmiştir. Kat irtifaklı bir apartmanın ortak yerlerinden olan kömürlüklerin bulunduğu bodrum katı, mescit haline getiren ve çatıya iki metre yüksekliğinde minare yapan ve ayrıca yine ortak yer olan bahçenin bir kısmını (mescit özel yolu) haline getiren davalıların haksız el atmalarının önlenmesi ile projesine aykırı biçimde yapılan değişikliklerin kaldırılmasına karar verilmesi dava edilmiştir.
Davalı Yusuf Şahin ve İsa Kaya, davanın açılmasından sonra kendilerine ait bağımsız bölmü yeni Malik (Akyazı orta ve Yüksek Eğitim Vakfına) devrederek ana taşınmaz ile ilgilerini kesmiştirler. Yani malik Vakfa HUMK.nun 186. maddesi uyarınca dava tevcih edilmiş bu vakıfta husumeti yüklenmiştir. Bu durumda eski malik Yusuf Şahin ve İsa Kaya'nın davada herhangi bir sıfatları kalmadığı halde davalı vakıf ile birlikte bu iki davalı hakkında da yargılama masrafı dışında hüküm kurulması doğru değildir.
Davanın esasına gelince; Alınan bilirkişi raporunda yapılan değişikliklerin mimari projesine aykırı olduğu belirtilmiştir. Ancak, davanın noterlikte düzenlenen 22.4.1985 günlü muvafakatnamede davalılara ortak yerlerde ve bodrum katta dilediği değişikliği yapmalarına razı olduğunun yazılı bulunmasına göre sonradan bu değişikliği yapan davalılar hakkında dava açması iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı gibi yapılan değişiklik de 634 sayılı yasanın 24/1. maddesinde yazılı (kesin biçimde yasaklı) olan işler arasında bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü şeklinde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Kat mülkiyetine tabi taşınmaz mal malikleri, aralarında, düzenli bir beraberlik ve barışın devam etmesi için, haklarını kullanırken, doğruluk kaidelerine uymak, birbirlerini rahatsız etmemek, haklarını çiğnememek ve yine yönetim planına uymamakta karşılıklı olarak yükümlüdürler. (634 sayılı kanunun 17. md.) Bu genel kuralın dışında ancak tüm bağımsız bölüm maliklerinin açık, kesin ve amacı belirtir nitelikte olan rızaları alınmak ve taşınmaz malın mimari durumu ile sağlamlığı korunmak kaydıyla ortak yerlerde inşaat-onarım ve tesis yapılabilir. (634 Sayılı Kanunun 19. Mad.) Ancak açıklamak gerekirki, kat mülkiyetine tabi taşınmazda, kat mülkiyeti kanununun 44. maddesinde belirtilen, değişikliklerin yapılmasında veya zemin yahut bodrum katlarda, arsanın boş kısmında, yasanın 24/2. maddesinde sayılan ve sınırlı olmayan yerlerin, sonradan yapım ve tesisleri, yine kat malikleri kurulunun oybirliği ile vereceği karara bağlıdır. Kat maliklerince tek tek verilecek muvafakatlar yeterli değildir. Ayrıca bu değişikliklerin ve tesislerin yapılabilmesi için imar mevzuatına uygun bir proje değişikliğinin gerçekleştirilmesi ve ilgili merciilerden ruhsat alınmasıda şarttır.
Somut olayda davalının kendine ait depoyu mescide çevirip, ortak yer olan bahçede tuvaletler ve abdest alma yerleri inşa ederek, girişin üzerini ondüülünle kapattığı ve çatıya minare yaptığı tartışmasızdır.
İnşaat mukavelesinde, verilen genel yetki ile davacının verdiği vekaletnamede, tanınan yetkinin, yasal gerekleri yerine getirmemiş olan anılan işlerin yapımında, gerekli muvafakatları kapsadığı kabul edilemez. Bu durumda davalıların iyi niyetli olarak kabulleri de mümkün değildir. Bu itibarla mahkemece mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle davanın kabul edilmesine dair verilen direnme kararı doğrudur.
O halde usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) ve gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına 3.4.1991 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.