 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/669
K: 1992/134
T: 26.02.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil elatmanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.9.1990 gün ve 1990/214-682 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 16.5.1991 gün ve 1991/15443-7343 sayılı ilamı: (..Dava, tapu iptal, tescil ve elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Davalı Mustafa İzgi'nin 1/2 oranında paydaşı bulunduğu 664 ada 59 parsel sayılı taşınmazın yaptırılan ana yapıdaki çekişmeli birinci kat 5 numaralı bağımsız bölümün arsanın diğer yarı payına malik davacı Ali Kaya'ya ait olduğunda uyuşmazlık yoktur. Buna karşın tapuda bu bağımsız bölümün kat irtifakı davalı paydaş Mustafa üzerine oluşturulmuş ve ardından da davalı Ahmet kaya'ya satış suretiyle temlik edilmiş gibi gösterilmiş ise de aslında bu işlemlerin davacının davalı kardeşi Ahmet'in vekili sıfatıyla binanın yapımına katkısına karşılık ona bir daire vermeyi vaad ettiği için gerçekleştirildiği davalıların ve mahkemenin de kabulündedir. Bilindiği ve Borçlar Yasasının 213. Medeni Yasanın ise 634. maddesinde açıkça vurgulandığı üzere davalı Ahmet'in vekillik hizmeti ve inşaata katkısı kendisine taşınmaz mülkiyetinin aktarımı sonucunu doğuran ayni hak sağlanamaz. Sözü edilen hizmet ve katkısından ötürü kişisel hakkını alacak davası yoluyla davacıdan istemesine yasal bir engel yoktur. Hal böyle olunca davanın kabul edilmesi gerekirken somut olaya ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçeye dayanılarak yazılı olduğu üzere reddedilmesi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı Ali Kaya ile davalılardan Ahmet Kaya kardeştir. Davacı Ali Kaya ile diğer davalı Mustafa İzgi 1/2 şer pay sahibi bulundukları taşınmaz üzerinde kat karşılığı inşaat yapılması hususunda anlaşmışlardır. Bu anlaşmada davacı işin yükleniciliğini üstlenmiştir. Ne varki kendisi yurt dışında işçi olarak çalıştığından inşaatın yapılmasını davacıya vekaleten, kardeşi davalı Ahmet Kaya, yürütmüş ve sonuçlandırmıştır. Bu hususlar taraflar arasında tartışma konusu olmadığı gibi dinlenen tanık beyanlarıyla da aynen doğrulanmıştır.
Her ne kadar tanıklar davacı Ali'nin adına vekaleten yüklenici görevini yerine getirmesine karşılık inşaat sözleşmesinde kendisine bırakılması öngörülen dairelerden birini davalı kardeşi Ahmet Kaya'ya vermeyi vaadettiğini bildirmişlerse de, bu vaadin sözlü olarak yapıldığı hususu da yine saptanmış durumdadır.
Davalı Ahmet'in davacıya vekaleten inşaatın yapımında hizmetinin geçtiği kuşkusuzdur. Sebkeden bu measiyle de davacıya karşı kişisel hak sahibi bulunduğu muhakkaktır. Ne varki bu kişisel hakkın tapulu gayrimenkullerin mülkiyetinin geçirilmesinde öngörülen yasal düzenlemeler karşısında bu gün için kendisine ayni bir hak bahşettiğinden söz edilemeyeceği de açıktır. O itibarla Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA 26.2.1992 gününde oyçokluğuyla karar verildi.