 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/666
K: 1992/68
T: 12.02.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bünyan Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 6.12.1989 gün ve 164-443 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 28.6.1990 gün ve 1631-6681 sayılı ilamı:
".. Medeni Kanunun 3444 sayılı kanunla değişik 137. maddesi uyarınca boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmalarına, infakına, karı kocanın mallarının yönetimine ve çocukların bakımına dair geçici tedbirleri kendiliğinden alır. Hal böyle iken dava tarihinden başlayıp hüküm kesinleşinceye kadar devam etmek üzere eş ve çocuk yararına uygun miktarda nafakasının kocadan alınmasına karar verilmemiş olması usul ve kanuna aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, evlilik birliği devam etmekte iken davalı kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmiş ve kararının kesinleşmiş olması, boşanma davası açıldığında MK.nun 3444 sayılı Yasa ile değişik 137. maddesi uyarınca hakimin, davanın devamı süresince gerekli olan eşlerin barınmalarına, infakını, karı koca mallarının yönetimine ve çocukların bakımına dair kendiliğinden geçici tedbirler almasına engel değildir.
Somut olayda, mahkemece, davalı kadın hakkında evvelce verilip kesinleşen, gerçekten çok düşük miktardaki tedbir nafakasının yeterli görülüp görülmediği hususunda bir değerlendirme yapılıp yeterli görüldüğü belirtilmeden M.K. 137. maddesi gereğince geçici tedbirlerle ilgili hüküm kurulmaması doğru değildir. O halde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), 12.2.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.