 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/647
K: 1992/62
T: 12.02.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; EMET Asliye Hukuk Mahkemesince Davanın kabulüne dair verilen 29.12.1989 gün ve 281-514 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 8.10.1990 gün ve 3323-9075 sayılı ilamı:
(.. Boşanmaya karar verilebilmesi için ortak hayatı çekilmez hale getirecek derecede birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte şiddetli bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Medeni Kanunun 134. maddesinde yer alan çekilmezlik halini ve köklü sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup bir kısmı ise sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Kaldı ki, davanın devamı sırasında davacının davalıyı evine davet etmesi de evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığını göstermektedir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, M.K.nun 134/1. maddesine dayalı boşanma istemine ilişkindir.
Özel Daire bozma kararında da işaret edildiği üzere, bu sebeple boşanmaya karar verilebilmesi için M.K.nun 3444 sayılı Yasa ile değişik "Evlilik birliğinin sarsılması veya müşterek hayatın yeniden kurulamaması" başlığını taşıyan 134. maddesinin 1. fıkrasında belirtildiği gibi evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede temelinden; sarsılmış olması gerekir.
Tarafların iddia ve savunmaları dairesinde, yalnızca davacının gösterip dinlettiği tanık beyanları, yukarıda açıklanan maddede ifadesini bulan çekilmezlik halini ve evlilik birliğinin köklü sarsılma durumunu kesinlikle kabule elverişli değildir.
Her ne kadar davalı kadın, muhakeme aşamasında, kendisinin de boşanma istediğini bildirmişse de 3444 sayılı Yasa ile değişik MK.nun 134. maddesinin 3. fıkrasında, boşanma kararı verilebilmesi için belirli şartlara ilaveten, hakimin bizzat tarafları dinleyerek iradelerin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi öngörülmüştür.
Oysa, somut olayda, davacı asıl bu konuda dinlenilmiş değildir.
O itibarla, MK.nun değişik 134/3. maddesinde gösterilen, boşanmayı kabulle ilgili koşulların oluştuğundan söz edilemez.
Bu nedenle, davanın reddedilmesi gerekirken kabul edilmesi doğru değildir.
O halde, usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı Şerife Cengiz'in temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerdn dolayı (BOZULMASINA), 12.2.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.