 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/621
K: 1992/44
T: 05.02.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "babalık" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 4. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.2.1990 gün ve 1989/641-90/141 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 9.11.1990 gün ve 1990/4747-10680 sayılı ilamı:
(.. Babalığa hüküm kurulabilmesi için davacı ana ile baba olduğu iddia olunan davalı arasında cinsel ilişkinin varlığının ciddi ve inandırıcı delillerle ispat edilmesi gerekmektedir. Dosya kapsamına göre bu husus sabit olmadığı halde delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, babalığın tesbit istemine ilişkindir. Davalı 1.4.1963 davacı ise 1.1.1968 doğumlu olup, ikisi de kayden bekardır. Davalının babası olduğu iddia edilen küçük çocuk (Coşkun) 13.11.1986 tarihinde Dünya'ya gelmiştir. Tarafların iddia ve savunma doğrultusunda dinlettikleri tanıkların beyanı, davanın kabulüne ya da reddine karar vermeye yeterli içerikte bulunmamaktadır. Yapılan kan tahlili babalık hususunda ancak olumsuz bir delil sağlayarak çocuğun davalı babadan olmadığını belirleyebilir. Yoksa çocuğun babasının davalı olduğunu kesin olarak saptayamaz ne var ki, babanın kim olduğunu tayin ve tesbitte tıpta büyük bilimsel gelişmeler gerçekleşmiştir. Bilimin sağladığı olanaklardan imkan oranında yararlanılması gerektiği kuşkusuzdur. Nitekim "irsi" özelliklerin antropobiyolojik tahlili" yöntemi emsal uyuşmazlıklarda Avrupa'da yaygın olarak kullanılmaktadır. Bazı müelliflerce bu yöntemin yapılan tahlillerde kesinliğe yakın sonuçlara varıldığı ileri sürülmektedir. Federal Mahkemece bu yöntem uygulanmak suretiyle verilen kabul kararları aynen benimsenmiştir. (Prof. Dr. S.S. Tekinay Türk Aile Hukuku S. 372,373 vd.). Yargıtay Hukuk Genel kurulunun 3.4.1991 gün 116-169 sayılı kararında da aynı ilkeler vurgulanmıştır.
Bu itibarla uyuşmazlığın niteliğine göre olayda hukuksal ve sağlıklı çözüme ulaşılabilmesi için benzerlik araştırması da dahil, gelişen tıp imkanlarından yararlanmak suretiyle, uzman doktorlar kurulundan rapor alınması, gerekirse Adli Tıp'a mütalaa için başvurulması ve dosyadaki mevcut tüm delillerin birlikte değerlendirilerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir Eksik inceleme ile sonuca ulaşılamaz. Bu yönler gözetilmeksizin önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun olmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), 5.2.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.