 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/605
K: 1992/16
T: 22.01.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; KARŞIYAKA Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.2.1990 gün ve 478-108 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 6.11.1990 gün ve 5065-10444 sayılı ilamı:
(.. Boşanma davası içinde vaki ve boşanmanın fer'i niteliğinde olan Medeni Kanunun 3444 sayılı kanunla değişik 144. maddesinde ifade edilen yoksulluk nafakaları ile aynı kanunun 143. maddesinde yazılı maddi ve manevi tazminat istekleri harca tabi değildir.
İsteğin karar verilinceye kadar davanın her safhasında yazılı veya sözlü olarak yapılması yeterlidir.
Davalı 1.6.1989 tarihli dilekçesi ile tazminat isteğinde bulunmuş, ancak ne miktarının maddi, ne kadarının manevi olduğunu açıklamamış ve talebi istek harçsız dilekçe ile yapıldığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş HUMK.nun 75. maddesi çerçevesinde davalıya istediği tazminatın mahiyetini açıklattırmak, maddi tazminat isteği mevcutsa bu husustaki tarafların delillerini toplamak ve hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
Manevi tazminat talebi varsa ayrıca delil toplamaya gerek bulunmamaktadır. Dinlenen tanıkların sözlerinden ve Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1977/826 sayılı dosyasından, fiili ayrılığın davacı kocanın başka bir kadınla gayri meşru olarak karı koca hayatı yaşamasından kaynaklandığı ve davalı kadına atfedilecek bir hususun da bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda Medeni Kanunun 143/2. maddesindeki yazılı koşullar oluştuğundan, talepte dikkate alınarak davalı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.
Bu hususun dikkate alınmaması usul ve yasaya aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, 3444 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinden kaynaklanan fiili ayrılık nedeniyle boşanma; karşı istek ise tazminat talebine ilişkindir. Yerel mahkemece verilen kararın boşanma ile ilgili hükmü kesinleşmiştir. Uyuşmazlık, tazminat konusundadır.
Maddi ve manevi tazminata ilişkin istekler ile yoksulluk nafakası, boşanma davasının eki niteliğindedir. Hukuk Genel Kurulunun 14.3.1990 gün 112/118 sayılı 2.5.1990 gün 111/261 sayılı, 30.5.1990 gün 223/334 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere, boşanma davası hükme bağlanıncaya kadar, dava dilekçesinde talep edilmiş olmak koşulu aranmaksızın, ayrı bir dava ile bunların istenilmesini önleyici yasal bir engel yoktur. Ancak, bu istekler, boşanma davasının sonucu ile kesin bağlılık içerisinde bulunmaktadır. İsteğin niteliği gözetildiğinde, bunun görülmekte olan boşanma davası içerisinde ancak peşin harcı verilmiş bir dava ile talep edilebileceğine ilişkin görüşü haklı sayacak bir neden bulunmamaktadır.
Zira, tazminat isteğinin olumlu sonuçlanması halinde, karar ile birlikte ilgilisi hakkında gerekli harcın da hüküm altına alınacağı kuşkusuzdur.
Bu itibarla, davalıya, istediği tazminatın niteliğinin açıklattırılması ve buna göre değerlendirilmesinin yapılıp, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.
Bu husus gözetilmeksizin, önceki kararda direnilmesi doğru değildir.
O halde, usul ve yasaya aykırı bulunan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenden dolayı (BOZULMASINA), 22.1.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.