 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/566
K: 1992/21
T: 29.01.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "çalışma süresinin tespiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Oltu Asliye Hukuk İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.9.1990 gün ve 50-482 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesin üzerine;
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 12.2.1991 gün ve 1135-1210 sayılı ilamı: ".. Davacının tespitini istediği çalışmaların geçtiği işyerinin 27.10.1976 tarihli mukavele ile (A) Madencilik Limited Şirketi'nden (B) İşletmeleri'ne buradan da 16.7.1977 gün ve 237 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edilmekle ayrı bir tüzel kişilik kazanan ve giderek, 2929 sayılı Yasa ile 233 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname'de tüzel kişiliğini sürdüren (D.L.) Linyitleri İşletmesi'ne devredildiği az önce değinilen ilgili mevzuat hükümleri içeriğinden, devir sözleşmesinden ve dosyadaki diğer bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 82. maddesi hükmüne göre işyeri devridilir ise devralan işveren önceki işverenin Kurum'a olan prim gecikme zammı ve faiz borcundan müteselsilen sorumludur. Bu sorumluluk Dairemiz uygulamasına göre ilk devralan şahıs bakımından mümkün olup ondan sonraki zincirleme devralanlar yönünden 82. maddenin uygulama olanağı yoktur. Hal böyle olunca dava, işyerini ilk devralan (B)'nin dahi hak alanını ilgilendirdiği halde kendisinin davaya dahil edilmemesi isabetsiz olduğu gibi az önce sözlü edilen madde gereğince prim borcundan sorumlu tutulamayacak olan D.L. İşletmesi hakkındaki davanın husumet noktasından reddedilmemiş olması kezalik usule ve yasaya aykırıdır gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 25.12.1991 gününde, ilk görüşmede çoğunluk sağlanmadığı için yapılan ikinci görüşmede 29.1.1992 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.