 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/507
K: 1991/617
T: 04.12.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "geçit hakkı tesisi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yalova Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.4.1990 gün ve 1989/847-1990/290 sayılı kararın incelenmesi davalılardan Hasan Yazan vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2.4.1991 gün ve 1990/6370-1991/3427 sayılı ilamı;
(.. Davacı, 219 sayılı parseli için 216 ve 217 sayılı parseller arasındaki sınırdan geçit hakkı istemiş, yerel mahkeme yalnız 216 sayılı parsel üzerinde 4 metre genişliğinde yol vermiştir. Ancak 216, 217 ve 219 sayılı parsellerin bir bütünden bölündüğü ve davacıda aradaki sınırdan yol istemiş bulunduğu halde yalnız 216 sayılı parsel üzerinde 4 metre genişliğinde geçit hakkı kurulması doğru değildir. Şöyle ki bu taşınmazlar birbirinden bölünme olduğuna, sınırdan yol istendiğine göre duyulan ihtiyacın niteliği nazara alınarak yol genişliğinin ona göre saptanması gerekir. 4 metre yol verilmesini zorunlu kılan bir sebep görülmediği gibi verilecek yolun iki parsele paylaştırılması, tarafların yarar ve zarar dengesi yönünden durumlarının eşit şekilde değerlendirilmesi gerekir. Bu yönler gözetilmeksizin yalnız 216 sayılı parsel üzerinde geçit hakkı kurulması usul ve yasaya aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava geçit hakkı tesisi istemine ilişkindir. Taraf taşınmazları bir bütünden rızai taksim sonucu oluşmuş müfrez parçalardır. 219 parsel sayılı taşınmazın maliki davacının kuzeyden geçen genel yola çıkabilmek için geçide ihtiyacı bulunduğu kesin olarak saptandığı gibi bu husus taraflar arasında da tartışmasızdır. M.K.671. maddesine göre geçit hakkı tesisinde, diğer koşullarla birlikte önemle gözönünde tutulması gereken hususlar sağlanacak geçit hakkının, en elverişli, en kısa, en ucuz ve geçit hakkı için alınacak taşınmaza en az zarar verecek biçimde tanınmasıdır.
Davacı, genel yola çıkmak için kuzey hududunda bulunan 216 ve 217 parsel maliklerini davalı göstererek, bunların ortak sınırından itibaren her iki taşınmaz içerisinden alınacak birer miktar yer ile kendi taşınmazı lehine geçit hakkı tanınmasını istemiştir. Mahkemece 217 parselden hiç yer alınmaksızın geçit hakkının tamamının 216 parselden alınarak kurulmasına esas tutulan bilirkişi raporunda 217 parselden yer alınmamasının nedenleri gösterilmiş değildir. Uyuşmazlığın niteliği ve mahkemece kurulan hükmün içeriği itibariyle istediği geçit hakkı verildiğinden davacının, taşınmazından hiç yer alınmayan 217 parsel maliki davalının aleyhinde kurulan bir hüküm olmadığına göre, normal olarak kararı temyiz etmeleri beklenemez.
Mahalli mahkeme kararının temyiz eden ve davacının açık talebine rağmen, yalnızca kendisine ait 216 parselden yer alınarak davacı taşınmazı yararına geçit hakkı kurulmasının isabetsizliğine değinen davalı 216 parsel malikinin, bu temyiz itirazının 217 parsel maliki hakkında, davanın reddine ilişkin hüküm kısmına da itirazı içerdiğinin kabulü gerekir.
Bu durumda somut olayda, 217 parsel maliki yönünden kararın temyiz edilmediği görüşü ile, kesinleşmiş bir hüküm varlığından sözedilemez.
Bu itibarla uyuşmazlıkta hukuksal ve sağlıklı bir çözüme ulaşılabilmesi için izlenmesi gereken yola işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru değildir.
O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) 4.12.1991 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.