 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/506
K: 1991/635
T: 11.12.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "men-i müdahale, kal ve ecrimisil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesince ddavanın kısmen kabulüne dair verilen 19.1.1988 gün ve 494-8 sayılı kararın incelenmesi bir kısım davalılar vekili ile davalı Ç. Ali Altuntaş tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 20.6.1988 gün ve 4597-7419 sayılı ilamı:
(..Mümeyyiz davalı Ali Altıntaş, paylı mülkiyet üzere olan tapuda paydaştır. Bu durumda uyuşmazlığın niteliğine göre öncelikle taşınmazda paydaşlar arasında fiili kullanma biçimde ilişkin olarak bir anlaşmanın olup olmadığının araştırılması varsa çekişmeli kısmın davalı ya da davacı payına karşılık bırakılıp bırakılmadığının tesbiti gerekir. Kullanma biçimini belirleyen bir anlaşma yoksa, o takdirde davacılar elinde çekişmesiz olarak kullandıkları bir kısım yer olup olmadığı araştırılmalı ve davalının bu yerde davacının payından yararlanmasını engelleyip engellemediği belirlenmelidir. Bu hususların gözetilmemesi isabetsizdir. Diğer mümeyyiz davalılar dava öncesi yapılan tesbite itiraz ettiklerine göre, uzman bilirkişiler aracılığıyla yeniden çap uygulaması yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözme ulaştırılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, çaplı taşınmazın haksız elatmanın önlenmesi, üzerinde mevcut muhdesatın kali ve fuzuli işgal nedeniyle ecrimisil istemlerine ilişkin olarak 67 davalı aleyhine açılmıştır.
Davacılar, dava konusu 3.044.672 m2 yüzölçümündeki 1397 parselin paydaşlarındandır.
Davalılar, Kayabaşı Köyü sakinleri olup, yekdiğerinden ayrı hareket eden gerçek kişilerdir.
Her ne kadar, dava öncesi, davacılar tarafından Bakırköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesi eliyle yaptırılan delil tesbitinde, davalıların elattıkları yerler ve üzerlerindeki muhdesat gösterilmişse de, davalıların bu tesbit raporuna itiraz etmeleri bir yana, belirleme tamamen bir kısım davalıların yokluğunda ve davacıların gösterdikleri yerlere göre yapılmıştır.
Uyuşmazlığın açıklanan niteliğine göre davada sağlıklı ve hukuksal bir çözüme ulaşılabilinmesi için, delil tesbiti raporuna itiraz edildiği de nazara alınmak suretiyle, yerel bilirkişiler de dinlenerek, uzman bilirkişiler aracılığıyla mahallinde uygulama yapılması, herbir davalının elinde bulundurduğu kısmın ve varsa üzerindeki muhdesatın niteliğine göre MK.nun 648 ve 649 maddeleri hükümleri çerçevesinde yıkım isteğiyle ilgili değerlendirmeye gidilmesi ve ecrimisil isteğinin de buna göre hesaplanması gerekir.
Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin dava öncesi ve bir kısım davalıların yokluğunda, davacı tarafın beyanı ve göstermesi esas alınmak suretiyle yaptırılan delil tesbiti ile yetinilerek sonuca ulaşılması doğru değildir.
O itibarla, bu noksanlığın usulsüzlüğüne değinen ve olayda mahkemece izlenmesi gereken yola işaret eden Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), 11.12.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.