Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/485
K: 1991/542
T: 30.10.1991

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki "meni müdahale ve kal" "davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Elazığ Asliye 1. Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulü dair verilen 26.6.1990 gün ve 1990/133-1990/285 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 31.1.1991 gün ve 103-1039 sayılı ilamıyla; (...Davacılar, kayden maliki bulundukları 239 parsel sayılı taşınmazın bir kısım yerine davalının taşkın bina inşa etmek suretiyle elattığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, binayı önceden iyiniyetle inşa ettiğini, davacıların ise bu durumu bile bile sonradan bitişikteki arsayı satın aldıklarını, temliken tesçil durumunun kendi yönünden değerlendirilmesini savunmuştur.
Mahkemece, (..taşkın bina tecavüzünün saptandığı, davalının kişisel hakkında ancak önceki malike karşı ileri sürebileceği.) gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir.
Gerçekten, davalı tarafından inşa ettirilen binanın davacılara ait 239 parsel sayılı taşınmaza taşırıldığı uzman bilirkişi kurulunun rapor ile saptanmış bulunmaktadır. Esasen değinilen yön yanlar arasında tartışmasızdır. Öte yandan, MK.nun 651. maddesinden kaynaklanan kişisel hakkın kural olarak yeni malike karşı ileri sürülemeyeceği de yargısal uygulamada benimsenmiş durumdadır. Ne varki, somut olayda davalı binasını davacının iktisabından önce ve ilk malikin rıza göstermesiyle inşa ettiğini, kaldıki, taraflara ait müfrez parsellerin aynı ana kadastrol parselden ayrıldıklarını, binasını inşa ettirdikten sonra arsanın geri kalan kısmının davacılar tarafından satın aldığını, davacıların bu olgulardan haberdar olduklarını, uzun yıllar ses çıkmadıklarını savunmuştur.
Yukarıda değinilen savunma, diğer bir deyişle, davalının kayıt sahibine karşı şahsi hakkı bulunduğunu bile bile, davacıların taşınmazı (arsayı) iktisap ettikleri kanıtlandığı takdirde, davacıların kendilerinin üçüncü kişi durumunda olduklarından bahisle davalının kişisel hakkını kendilerine karşı ileri süremiyecekleri yolundaki iddialarına itibar olunamaz.
  Bu itibarla, davalının savunmasının incelenmesi, açıklanan ilkeler doğrultusunda iyi niyetle yapılanmanın kanıtlanması halinde imarca ifraza olanak bulunup bulunmadığı hususunun saptanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesi doğru değildir) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
 
KARAR : Taraf tapuları, aynı kökten ifrazen oluşmuştur.
Davalıya ait 240 parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşa edilen binanın, davacıya ait komşu 239 parsel sayılı taşınmaza taşkın bulunduğu Uzman Bilirkişi aracılığı ile yapılan keşifte saptandığı gibi, taraflar arasında da tartışma konusu değildir. Taşkın yapının 1972 yılında inşa edildiği, 239 parsel sayılı taşınmazın maliki davacının satın aldığı 1973 yılından beri taraflar arasında bir uyuşmazlık çıkmadığı kayden belgelendiği gibi, taraflarında kabulündedir. 239 parsel sayılı taşınmaz maliki davacının kayda dayanarak açtığı elatmanın önlenmesi ve yıkım istekli davada, taşkın yapının maliki davalı tarafından, binanın davacıdan önceki malikin rızası ile ve iyi niyetle yapıldığı, taşkın yapının oturduğu zeminin bedelinin davacıya ödenmesi koşulu ile bu kısmın adına temliki istenerek karşı çıkılmıştır. Gerçekten taşkın yapı sahibi davalının, muhakeme aşamasında gerek verdiği dilekçeler, gerekse duruşma tutanağına alınan beyanların içeriği itibariyle temlik isteğinde bulunduğu duraksanmıyacak biçimde açıktır. Taşkın yapı sahibi, yer sahibince aleyhine açılan elatmanın önlenmesi ve kal davasında, karşılık dava açmasına gerek olmaksızın savunma yoluyla MK.nun 651. maddesinden kaynaklanan ve eski malike karşı kullanılması mümkün olan hakkın, taşınmaza daha sonraki malik olana karşı da ileri sürülüp sürülemiyeceği noktasında toplanmaktadır. Temlik davacısı tarafından, esas elatmanın önlenmesi isteğinde bulunan davacıya ait 239 parsel içinde kalan çekişmeli yere, iyi niyetle ve zeminden daha değerli, yıkılması aşırı zarar doğuracak nitelikte bina yapılmasıyla taraflara ait 239 ve 240 sayılı parsellerin, halen ve gelecekteki malikleri arasında (eşyaya bağlı borç) ilişkisi kurulmuş olduğundan 239 parselde MK.nun 651. maddesinde düzenlenen yasal kısıtlamaya tabi tutulmuş sayılır. BK.nun temel prensiplerinden biride, bir borç ilişkisinin ancak taraflarını bağlayıp yükümlülük altına sokmasıdır. Eşyaya bağlı borç ise bu ilkeye bir istisna teşkil etmektedir. Bir kimse borçlanma yolunda irade beyanında bulunmuş olmasa bile, sırf eşya üzerinde bir aynı hakka veya zilyetliğe sahip olduğu için bir edimle yükümlü kılınmaktadır (Şafak N. Erel, Eşyaya Bağlı Borç, Ankara - 1982, Sy. 1.5 vd.).
Yine bilindiği gibi bir taşkın yapı zarureti içinde bulunan taşınmaz mal maliki, (MK. 619. maddesindeki mütemmim cüz kuralının istisnasını teşkil eden) MK.nun 651/2. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde, üzerine inşaat taşırılan taşınmaz malikinden olumlu bir edimi yasal olarak talep etmek hakkına sahiptir. Bu talep ya bir yasal irtifak anlamında aynı bir taşkın yapı hakkının tanınmasına, yada üstüne taşılan toprağın mülkiyetinin devrine ilişkin olur. Yasa bu durumlarda bir borç ilişkisi kurmaktadır. Bu borç ilişkisinin eşyaya bağlı olma niteliği itibariyle talep hakkı, asıl taşınmazın daha sonraki bir maliki tarafından üzerine inşaat taşırılan taşınmazın yeni malikine karşıda yürürlüğe konabilir. Yeterki MK. 651/2. maddenin öngördüğü koşullar taşkın yapının meydana getirildiği anda ilk (Asli) malikler arasında gerçekleşmiş bulunsun (Kemal Oğuzman-Özel Seliçi, Eşya Hukuku, İst. 1978, S: 483; Suat Bertan, Aynı haklar, C: 1, Ank. 1976, S. 645 vd.; Selahattin Sulhi Tekinay, Eşya Hukuku, İst. 1978, S. 611). Bu itibarla MK.nun 651/2. maddesinde belirtilen koşulların bulunması halinde meydana gelen yasal eşyaya bağlı borç, karşılıklı ve iki taraflıdır. Yani bir taşkın yapı zarureti içinde bulunan taşınmaz maliki, bir yandan taşkın yapının üzerinde bulunduğu toprağın mülkiyetinin devredilmesine ilişkin talebin alacaklısı, diğer yandan bunun için ödenmesi gereken tazminatın borçlusudur. Bir Federal Mahkeme Kararında da belirtildiği gibi tecavüz edilen arsayı sonradan iktisap eden kişi MK.nun 931. maddesine dayanamaz ve tapu kütüğünde yer almayan bir hususun kendisine karşı etkili olamayacağını ileri süremez. O, taşınmazı kanundan doğan kayıtlamalarla birlikte iktisap etmiştir. Böyle hallerde tapu kütüğüne iyi inançla güvenen kişinin, güvencesinin korunması söz konusu olamaz (Karar için bak., Tekinay, age., sayfa: 611).
Nitekim, Hukuk Genel Kurulu'nun 16.5.1984 gün, 388-552 sayılı kararında da aynı ilkeler vurgulanmıştır.
Bu durumda, taşkın yapı sahibinin temlik isteğinde bulunabileceği belirtilerek olayda, MK.nun 651/2. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmiş olup olmadığının araştırılması gereğine işaret eden ve HGK.cada benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
 
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince  BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 30.10.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Emlakçı dolandırıcılığı 
  • 22.06.2025 06:35
  • [Ceza davaları] Kripto Transferi Nedeniyle 7258 Sayılı Kanundan Yargılanıyorum – Yardımcı Olur Musunuz? 
  • 18.06.2025 04:12
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini