 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/460
K: 1991/625
T: 11.12.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tahliye" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Üsküdar 3. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 12.4.1989 gün ve 19-311 sayılı kararın incelenmesi Davacı Vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 11.4.1990 gün ve 5199-5466 sayılı ilamı:
(.. Davacı davalı ile yapılan 1.10.1983 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesinin bitiminden evvel feshi ihbarda bulunarak 6.1.1989 tarihinde açtığı dava ile taşınmazın tahliyesini istemiştir.
Davalı taşınmazın musakkaf nitelikte bulunduğunu bu nedenle aktin feshinin B.K.nun değil 6570 sayılı Yasanın hükümlerinin tabi olması gerektiğini ve önceden gönderilen ihtarında usulüne uygun yapıldığını, asıl tebligatın usulsüzlüğünün tesbiti için dava açıldığının savunarak davanın reddini istemiştir.
Taraflar arasındaki kira sözleşmesi 1.10.1983 başlangıç tarihli ve 5 yıl sürelidir. Taşınmazların davalıya arsa olarak kiralandığı bu sözleşmenin mahsus hanesinde açıkça belirtilmiştir.
Kira akitleri ücret karşılığı kullandırma akitlerinden olup aktin ve taşınmazın niteliği kullandırmaya terkedildiği tarihteki durumuna göre tesbit edilmesi icap eder ve uyuşmazlıklarda hangi kanununun uygulanacağı da buna göre tayin edilir. Kanunların kapsamını yine her kanun kendi içinde özel hükümlerle belirlenir.
Taraf iradeleri ile kanun kapsamı değiştirilemez. Dava konusu taşınmazlar sözleşmede arsa olarak nitelenip bu nitelik üzerinden kiralandığına göre taraflar arasındaki uyuşmazlıkta B.K. hükümlerinin uygulanması gerekir. Davacı ile davalı arasında yapılan sözleşmede 1.10.1983 başlangıç tarihli ve 5 yıl sürelidir. Aktin bitiminden önce yenilenmeyeceği iradesi davalıya 8.9.1988 tarihinde ulaştırılmıştır. Bu hale ve B.K. 263. maddesin göre aktin süresiz hale dönüştürüldüğü söylenemez. Bu durumda davacı sürdürülmesini istemediği ve bunu önceden bildirdiği sözleşmenin sona erdiğinden 1.10.1988 tarihinden sonra 1.10.1989 tarihine kadar her zaman fesih isteyebilir. Önceden feshi ihbar edilmesi aktin süresiz olmasını engeller.
Aktin hitamından sonra bir ay içerisinde dava açma zorunluğu önceden feshin bildirilmemiş olması halinde münhasır olup İİK.nun 272. maddesinden kaynaklanmaktadır. Mahkemenin süre bitmesini müteakip bir ay içerisinde dava açılmadığı esasına dayanan gerekçesi ve bu nedenle davanın reddi yasa ve uygulamaları aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA) ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığından yapılan ikinci görüşmede 11.12.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.