 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/403
K: 1991/470
T: 09.10.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "T.İ.S.den kaynaklanan alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 3. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 11.4.1990 gün ve 1988/193-990/335 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2.10.1991 gün ve 1990/6051-9815 sayılı ilamı:
(.. Davacı, sendika üyesi olduğunu iddia ettiği işçi adına bu davada temsil ettiği işçinin İş Kanunu anlamında işçi olduğu halde, sözleşmeli personel statüsüne geçirilerek toplu iş sözleşmesinde yararlanmasına engel olunduğunu iddia ederek sözleşmeli personel olarak çalıştırıldığı süreye ilişkin olarak uygulanmayan TİS'si haklarının tahsilini istemiştir.
İleri sürülüş biçimine göre, işçinin dava edilen dönemde sözleşmeli personel statüsünde çalıştırıldığı anlaşılmaktadır. Gördüğü işin niteliğine göre sözleşmeli personel statüsüne geçirilmesi mümkün olmasa dahi işçi, o dönemde, ilgili Kanun Hükmünde Kararname uyarınca sendika üyesi olamaz. Sendikaya üye olmuşsa dahi geçerli bir üyelik olarak kabul edilemez. Böyle olunca sendika, işçi adına onu temsilen dava açamaz. Böyle bir iddiayla ancak davacı kendisi dava açabilir. Böylece sendika işçiyi temsil edemeyeceğinden, davanın bu nedenle reddine karar vermek gerekir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı Osman İpek davalıya ait işyerinde kargo (Yükleme-Boşaltma) işinde mevsimlik işçi olarak çalışmakta iken daimi işçi kadrosuna geçirilmesi sırasında sözleşmeli personel statüsüne tabi tutulduğunu, oysa yaptığı işin niteliği itibariyle sözleşmeli personel statüsünde çalıştırılamayacağını ileri sürerek TİS'de öngörülen ikramiye ve yakacak haklarından yararlandırılmasını istemiştir.
Olayda sağlıklı ve hukuksal çözüme ulaşılabilmesi için öncelikle "sözleşmeli personelin" tanımı yapılmalıdır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4. maddesinde kamu hizmetlerinin, memurlar sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eli ile sürdürüleceği belirtildikten sonra, (A) fıkrasında, memurun tarifi yapılmış (B) fıkrasında da sözleşmeli personelin tanımına yer verilmiştir. Buna göre, kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi işletilmesi ve işlerliği için şart olan zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere, özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, kurumun teklifi üzerine Devlet personel dairesi ve Maliye Bakanlığının görüşleri alınarak, Bakanlar Kurulunca geçici olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileri sözleşmeli personel olarak kabul edilmiştir. Bu fıkranın 4. pragrafında sözleşme ile istihdam edilebilecek diğer personel gösterilmiştir.
Olayda davacının gördüğü işte bir değişiklik olmaksızın kargo (yükleme, boşaltma) işinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu tür işlerin niteliği, şekil ve şartları itibariyle yapılmasını sözleşmeli personel kavramı içinde mütalaa etmek mümkün değildir. Bu durumda davacının, davalı ile arasındaki hukuki ilişkiyi özel hukuk alanında bir hizmet akdi ilişkisi olarak kabul etmek zorunludur.
O itibarla mahkemenin; davacının işçi sayılarak, Hava-İş Sendikası Üyesi olduğuda gözetilmek suretiyle 2821 sayılı Yasanın 31/3. maddesine göre sendikanın işçisi adına davayı açmaya ve onu temsile yetkili bulunduğuna değinen direnmesi yerindedir.
Ne varki işin esasına yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden dosyanın gerekli tetkikat yapılmak üzere Dairesine gönderilmesi gerekir.
SONUÇ : Direnme kararı yerinde ise de işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Dosyanın 9. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 9.10.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.