 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/380
K: 1991/497
T: 16.10.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ürgüp Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 12.12.1989 gün ve 1989/165-1989/259 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 1.10.1990 gün ve 1990/2665-12501 sayılı ilamı:
(... Bu parselin krokide 348 metrekarelik A ile gösterilen kısımla birlikte ve buna ilaveten yarı paya ulaşan kısmının davacı ile mirasçı olarak davaya dahil edilen gerçek kişilerin ortak miras bırakanları Durmuş'a ait olduğu anlaşılmaktadır. Taşınmazın bu bölümü Durmuş mirasçılarından Ömer'in satışı üzerine davalı derneğe geçmesi gerekirken tapulamaca belediye adına yazılmış, fakat davalı dernek tarafından açılan bu dava sonunda nizalı kısmın davalı dernek adına tesciline karar verilmiştir. Mahkemece davalı derneğin M.K.nun 931. maddesi hükmüne göre iyi niyetli olduğu kabul edilerek uyuşmazlığın çözümü yönüne gidilmiş ise de, olaya anılan madde hükmünün uygulanması mümkün bulunmamaktadır. M.K.nun 931. maddesi tapu kaydına istinatla bir taşınmazı satın alan kimse hakkında uygulanabilir. Oysa, olayımızda esas itibariyle satışın kendisine yapıldığından bahisle davalı dernek tarafından belediye aleyhine dava açılmış ve bu suretle taşınmazın davacı dernek adına tescili yönüne gidilmiştir. Tapuya dayanılarak iktisap söz konusu olmadığından anılan maddenin olayla ilgisi bulunmamaktadır. O itibarla mahkemenin bu görüşüne itibar edilmemiştir. Meselenin aslına gelince: Az önce açıklandığı gibi müşterek muris Durmuş'a ait olan bu taşınmazın krokide A ile gösterilen 343 metrekarelik kısmı 8.7.1975 tarihinde muris tarafından davacı Ahmet Avşar'a satılıp teslim edilmiştir. Geri kalan kısım murisin ölümünden sonra mirasçılardan sadece Ömer tarafından davalı derneğe satılmıştır. Oysa Muris 3.4.1976 tarihinde ölmüş olup satış 24.12.1976 tarihinde yapıldığına ve iştirak hali henüz son bulmamış olduğuna göre bir mirasçı tarafından yapılan satış geçerli sonuç doğurmaz. O itibarla Ömer'in satışına dayanan davacı derneğin savunması yerinde bulunmamaktadır. Taşınmazın bu bölümü iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunduğundan tüm mirasçıların hakları mevcuttur. O itibarla A harfiyle işaretlenen kısmın muris tarafından davacılardan Ahmet Avşara daha önce satılıp zilyetliğinin devredilmiş olması geri kalan kısmın da iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabii bulunması nedeniyle bu kısımlar için derneğe yapılan satış geçersiz olduğundan bu kısımlara ilişkin davanın ayrı ayrı sebeplere dayanılarak kabulü yönüne gidilmesi gerekir. Mahkemece değişik düşüncelerle yazılı şekilde hüküm verilmiş olması isabetsizdir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Herkesin dava açarken, gerçek hasmını tesbitle davasını ona yöneltmesi gereği temel bir usul kuralıdır. Tapu iptali ve tescil isteğini içeren davaların da iptali istenen tapu kayıt malikleri hasım gösterilerek açılıp yürütülmesi zorunludur.
Temyize konu davanın açıldığı tarih itibariyle, tapusunun iptali istenen dava konusu taşınmaz, davalı belediye adına değil, Başdere Kasabası ilkokul yaptırma ve yaşatma derneği adına kayıtlıdır. Anılan dernek aleyhine harcı verilerek açılmış ve bu dava ile birleştirilmiş bir dava da mevcut değildir.
Bu durumda uyuşmazlığın niteliğine göre pasif husumet yokluğu yönünden davanın reddine ilişkin olarak verilen yerel mahkeme kararı doğrudur.
O halde usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA 16.10.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.