 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/34
K: 1991/146
T: 27.03.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İZNİK Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 14.9.1989 gün ve 183-195 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzekine;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 3.5.1990 gün ve 12463-4370 sayılı ilamı:
(.. 1- Dava Medeni Kanunun 134/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve ayrıca Medeni Kanunun 130. maddesine göre pek fena muamele sebebiyle boşanmaya ilişkin olup dava dilekçesinde bunun dışında üç yılı aşan fiili ayrılığın mevcudiyeti de ileri sürülerek bu sebebe dahi ilaveten dayanıldığı anlaşılmaktadır. Buna rağmen mahkemece yalnızca Medeni Kanunun 134. maddesine göre boşanmaya karar verilmiş olup diğer hukuki sebeplere dayalı boşanma istekleri konusunda olumlu olumsuz herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Ne varki davacı kararı bu yönden temyiz etmemiş ve temyiz incelemesi davalının temyizi üzerine gerçekleşmiş bulunduğundan aleyhe bozma yasağı sebebiyle bu yön bozma konusu yapılmamış ve sadece yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir.
2 - Diğer taraftan boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, müşterek hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Medeni Kanunun 134/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davada dayanılan maddi vakıaların bildirilmesi taraflara, hukuki niteleme ise hakime aittir. Dava dilekçesinin içeriğinden, davacının davasında M.K.nun 134/1. ve M.K. 130. maddelere dayalı evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı çekilmez hale geldiği ve pek fena muamelede bulunma sebepleri yanında ayrıca M.K. 3444 sayılı Kanunla eklenen geçici 1. maddesine uygun düşecek fiili ayrılık sebebine de dayanıldığı duraksanmıyacak şekilde anlaşılmaktadır.
Yerel mahkemece boşanmaya dair hüküm kurulurken karar gerekçesinde tarafların 1973 yılından beri kesintisiz süre gelen fiili ayrılık içerisinde bulundukları ve bir araya gelmedikleri olgusuna yer verilmiştir. Gerçekten tüm dosya içeriğine göre, özellikle davalı kadının daha ağır kusurundan kaynaklanan müşterek hayatın devamında köklü sarsılma durumu olmadığı gibi pek fena muamelenin varlığı da kanıtlanabilmiş değildir.
O itibar,a Özel Dairenin M.K.nun 134/1 ve 130. maddelerine dayalı boşanma sebeplerinin olayda gerçekleşmediğine işaretle yaptığı bozma tamamen doğrudur. Ancak, yukarıda değinildiği üzere boşanma davasında davacı tarafından M.K. 130. ve 134/1. maddeleri dışında M.K. 3444 sayılı yasa ile eklenen geçici 1. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gereken üç yılı aşan fiili ayrılık sebebine de dayanılmıştır. Yerel Mahkemece 3444 sayılı yasa hükümleri de gözetilerek hüküm kurulduğuna ilişkin direnme yerindedir. Ne var ki, Özel Dairece bu hususta karar verilmediği görüşü ile işin esası incelenmediğinden dosya bu konuya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Dairesine gönderilmelidir.
SONUÇ : Davada 3444 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi çerçevesinde de değerlendirme yapılarak hüküm kurulduğuna ilişkin direnme yerinde bulunduğundan bu konuda gerekli inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine 27.3.1991 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı, dava dilekçesinde "hakaret ve pek fena muamele ile şiddetli geçimsizlik nedenine dayanarak boşanmaya karar verilmesini istemiştir. Ancak, Özel Dairenin 3.5.1990 gün ve 12463/4370 sayılı bozma kararında, boşanma nedeni olarak "üç yılı aşan fiili ayrılığın mevcudiyeti" de kabul edilmiş ve fakat mahkemece bu son boşanma nedeni hakkında olumlu ve olumsuz bir karar verilmediği açılanmıştır.
Ne varki davacı mahkeme kararını bu yönden temyiz etmemiş ve ayrıca karar düzeltme isteminde de bulunmamıştır. Mahkeme kararını temyiz etmeyen karar düzeltme isteminde bulunamaz ise de, temyiz etmeyen aleyhine Özel Dairece bir gerekçenin benimsenmesi halinde bu gerekçe için davacının karar düzeltme isteminde bulunmaya hakkı vardır. Davacı bu hakkını kullanmamış ve özel dairenin sözü geçen bozma kararının 1. bendindeki gerekçe davacı aleyhine ve davacı lehine kesinleşmiştir.
Mahkemece her ne kadar direnme kararı verilmiş ise de, bu direnme Özel Dairenin bozma kararında hükme bağlanan ikinci bend için söz konusu olabilir. Dosya kapsamına göre, davacının geçimsizliğe ve pek fena muameleye dayanan boşanma nedenleri yerinde değildir.
Bu nedenlerle, davacı aleyhine ve davalı lehine kesinleşen hususları gözardı eden yerel mahkemenin direnme kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan, çoğunluğun kararına katılmıyorum.