 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/2-505
K: 1991/576
T: 13.11.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- BOZMA KARARI ( Bozulan Kararın Hayatiyetini Yitirmesi-Ona Atıf Suretiyle Hüküm Tesis Edilememesi )
- ATIF SURETİYLE HÜKÜM TESİSİ ( Bozulan Karara Atıf Yapılarak Karar Tesis Edilememesi )
1412/m.261,268
1086/m.388,389
DAVA : Taraflar arasındaki "tenkis" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Erbaa Asliye Hukuk Mahkemesi`nce davanın kabulüne dair verilen 26.2.1990 gün ve 1989/32 - 1990/107 sayılı kararın incelenmesi Davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi`nin 20.12.1990 gün ve 8256-1353 sayılı ilamıyla, bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Yargıtay 2. Hukuk Dairesi`nin yerel mahkemeye ulaşması üzerine taraflar yeniden duruşmaya çağırılmış, davacı direnme istemiş, davalı bozmaya uyup uymama konusunu mahkemenin takdirine bırakmıştır.
Mahkemece kısa kararda ( ... eski kararda direnilmesine karar verildi ) denmek suretiyle karar oluşturulmuş, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise ( mahkememizce verilen 26.2.1990 gün ve 1989/132 esas, 1990/107 sayılı kararda direnilmesine ) denilmek suretiyle yetinilmiş başkaca herhangi bir açıklamaya yer verilmemiştir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 388. maddesinde belirtilmiştir. Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Aynı kural HUMK.nun 389. maddesinde de tekrarlanmıştır. Keza HUMK.nun 381. maddesi uyarınca ( kararın tefhimi en az 388. maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur ). Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki dava içinden davalar, doğar. Hükmün hedefine ulaşılmasını engeller. Kamu düzeni ve Barışı oluşturulamaz. Ayrıca bozma kararı ile ilk hükmün hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır.
Öte yandan Yargıtay yerleşmiş görüşü de bu yöndedir. ( Hukuk Genel Kurulu`nun 19.6.1991 gün 323-391 sayılı ve 18.9.1991 gün 281-415 sayılı ve 25.9.1991 gün 355-440 sayılı kararları )
Ceza Genel Kurulu`nca da CMUK.nun benzer hükümleri taşıyan 261 ve 268. maddelerinin uygulanmasında bozulan kararın geçerliliğini ve yerine getirilme yeteneğini yitirdiğinden, önceki hükümde direnilmesine ve atıf suretiyle hüküm kurulamayacağı kabul edilmiştir. ( Ceza Genel Kurulu`nun 2.2.1976 gün 22-25 sayılı kararı ).
O itibarla mahkemece HUMK.nun 388. maddesinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, oybirliğiyle karar verildi.