 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/296
K: 1991/405
T: 18.09.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "menfi tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çayeli Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 13.6.1989 gün ve 988/363-1989/62 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15.10.1990 gün ve 1989/6110-1990/6545 sayılı ilamı:
(.. Dava konusu bononun, davacının davalı İsmail'in müvekkillerine satmayı adi yazılı sözleşmeye vaad ettiği taşınmaz payının ferağının verilmemesi halinde cezai şart olarak kararlaştırıldığı ve akde iştirak eden İsmail'in kendi emrine düzenlenen bononun ihdas sebebini bildiği tartışmasızdır. B.K.nun 213. ve Noterlik Kanunu'nun 60/b.3 maddeleri hükümlerine göre gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi noterlikçe resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmadığından dava konusu bononun ihdasına neden olan adi yazılı satış vaadi sözleşmesi de geçersizdir. Geçersiz bir sözleşmenin icrasını temin için kararlaştırılan cezai şart da geçerli sayılamayacağı cihetle böyle bir cezai şart alacağını tecessüm ettiren bononun geçersizliğinin kabulü zorunludur. Bu durumda davacının nizalı bonodan dolayı davalı İsmail'e borçlu olmadığının kabulü lazım gelirken aksine düşüncelerle davanın reddedilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Bononun bu nedenle geçersiz olduğunun ileri sürülmesi şahsi bir def'i olduğundan bonoyu iyiniyetle ve ciro yoluyla devralan sonraki hamillere karşı bu husus ileri sürülemez. Ancak davacı vekili dava dilekçesinde davalı hamil Yahya'nın da kötüniyetli olduğunu ileri sürdüğüne göre TTK.599 maddesi hükmü gözönünde tutularak davacı vekilinden davalı Yahya'nın bononun geçersiz bir satış vaadi alacağı için düzenlendiğini bilerek sırf davacıya zarar vermek amacıyla devraldığına dair delilleri sorulup tartışılarak davacının davalı Yahya'nın bononun geçersiz bir satış vaadi alacağı için düzenlendiğini bilerek sırf davacıya zarar vermek amacıyla devraldığına dair delilleri sorulup tartışılarak davacının davalı Yahya'ya mezkur bonodan dolayı borçlu olup olmadığı hakkında hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmek gerekirken bu husus üzerinde durulmamış olması keza bozmayı gerektirmiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararında uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), 18.9.1991 tarihinde oybirliği ile karar verildi.