 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/223
K: 1991/315
T: 29.05.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul 2. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.4.1990 gün ve 1989/45 - 1990/522 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 28.9.1990 gün ve 6179-9726 sayılı ilamı (...Davacının raporlu olduğu günlerde başka bir işverenin işyerinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Bu durum 1475 sayılı İ.K. 17/11. bendinin d fıkrasında yazılı doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışı teşkil eder. Böyle olunca işverenin iş aktini feshinde haklı olduğunun kabulü gerekir. Bunun sonucu olarak davacı ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanmaz. Yazılı şekilde bu isteklerin hükmün altına alınmış olması yasaya aykırıdır....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yineden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özelliklere, işverenin iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkını düzenleyen İş Kanununun 17. maddesinin II-d fıkrasında "işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını, ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılık sadakat kurallarına uymakla yükümlüdür. Doğruluk ve bağlılık kurallarına uymayan haller yalnızca fıkrada gösterilenlerden ibaret değildir. Zira bu husus fıkra metninde yer alan "gibi" sözcüğünden de kesinlikle anlaşılmaktadır." ...Nelerin doğruluk ve bağlılık sayılamayacağının, önceden tayinindeki güçlüğün, kanun koyucuya böyle bir yol izlemeye sürüklediği açıktır. Hakim, hangi davranışların doğruluk ve bağlığa aykırı sayılmak gerekeceği konusunda belli ve kesin sınırlı bir ölçüden hareket etmemek iş hayatının gereklerini, çevrenin geleneklerini gözönüne alarak her davranışın özelliğine göre bir sonuca varma durumundadır.
Somut olayda,davacının, raporlu olduğu günlerde başka bir işverenin işyerinde filen çalışarak asıl mesleği kaportacılığı sürdürdüğü, kesin olarak saptanmış durumdadır. İşcinin genel olarak dürüstlüğe uymayan, bu davranışının bağlılık sadakat ve doğruluk kurallarıyla bağdaştırılması mümkün değildir. O itibarla işverenin iş akdinin feshinde haklı olduğunun kabulü gerekeceğini vurgulayarak davacının ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanamıyacağına işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMMASINA 29.5.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.