|
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/162
K: 1991/279
T: 22.05.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; MANİSA 2. Sulh Hukuk Mahkemesinde davanın reddine dair verilen 18.4.1988 gün ve 750-266 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 23.1.1989 gün ve 6242-761 sayılı ilamı:
(...Hukuk Usuli Muhakemeleri Kanunu'nun 9. maddesine göre davalının ikametgahı mahkemesi genel yetkili mahkemedir. Aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre de davalının birden fazla olması halinde bunlardan birinin ikametgahı mahkemesinde de dava açılabileceğinden davalılardan Ali Arma'nın ikametgahı, Manisa olduğuna göre, davanın bu mahkemede de açılması mümkündür.
Bu nedenle davaya bakılması gerekirken mahkemenin yetkisizliği ileri sürülerek yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Uyuşmazlığın niteliğine göre yetkili mahkemenin belirlenmesinde uygulanacak kurallar yasada kesin yetkiyi düzenleyen ayrık haller dışında genelde kamu düzenine ilişkin değildir.
Bu nedenle de yetki itirazı ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. Sözlü yargılama usulüne tabi bulunan Sulh Mahkemelerinde ise herhalde ilk oturumda ve esasa girmeden önce yetki itirazında bulunabilir. Aksi halde davanın açıldığı mahkemenin yetkisi kesinleşmiş olur. Nitekim HUMK.nun 23/1. maddesinde de "Selahiyettar olmayan bir mahkemece aleyhine dava ikame olunan kimse esasa girişmezden evvel bu babda itirazda bulunmazsa o mahkemenin selahiyetini kabul etmiş addolunur.." hükmü getirilmiştir.
Somut olayda da 16.10.1987 günlü dilekçesi davalılardan Mehmet vekiline 26.10.1987 günü tebliğ eddilmiş ve vekilin de hazır olduğu ilk oturumdan sonra ve işin esasına girilmesini takiben verilen dilekçe ile yetki itirazında bulunulmuştur. O itibarla süresinde ilk itiraz olarak yetki itirazında bulunulmadığından davalı Mehmet yönünden davanın açıldığı Manisa Sulh Hukuk Mahkemesinin yetkisinin kesinleştiğinin kabulü icap eder. Bu durumda işin esasına girilerek davaya bakılması icap ederken yetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir.
O halde, açıklanan gerekçelerle Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi isabetsiz bulunduğundan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı(BOZULMASINA), 22.5.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.