 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E. 1991/14-253
K. 1992/170
T. 11.3.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ORMAN KADASTROSU
ORMAN SINIRLANDIRMASINA İTİRAZ
ÖZET 5.12.1981 tarihinde kesinleşen orman tahdidine göre 9 nolu komisyon taşınmazı tahdit dışı bırakmıştır. 1986 yılında aynı çalışma alanında 36 nolu komisyon ikinci kez yaptığı işlemle taşınmazı orman sayarak tahdit içine almış ve 28.10.1987 tarihinde askıya çıkarmıştır.
17.6.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3302 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 7/1. maddesinde, "Devlet Ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup ta herhangi bir nedenle Orman sınırları dışında kalmış ormanların sınırlandırılması Kadastro Komisyonunca yapılır" denilerek dışta kalmış ormanların kadastrosunun yapılabileceği kabul edilmiştir. İşlemin yapıldığı tarihte varolan yasal dayanak işleme geçerlilik kazandırmış olup ikinci kez yapılan işlem hukuki ve geçerlidir.
(6831 s. OK. m. 7/1,7)
(1086 s. HUMK. m. 438/son)
Taraflar arasındaki "orman tahdidine itiraz davası" nedeniyle yapılan yargılama sonunda, (Seferihisar Kadastro Mahkemesi)nce, Tarım Orman ve Köy işleri Bakanlığı için, davanın husumet yönünden REDDİNE, Orman Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın kabulü ile orman sınırlandırılmasının iptaline dair verilen 1987/226 esas, 1988/46 karar sayılı 27.4.1988 tarihli hükmün incelenmesi Orman Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesi'nin 5.3.1990 gün 1990/1226-2242 sayılı ilamı ile; (.. inceleme, soruşturma ve keşif yazılı biçimde hüküm kurulmasına yeterli görülmeyerek; özellikle başlangıçta sözü geçen 9 ve 36 sayılı orman tahdit komisyonlarının farklı zamanlarda yaptıkları ve birbirine uymayan tahdit işlemlerinin ve bunlarla ilgili haritaların uygulanması ile yetinilip, bu konudaki bilirkişi görüşü hükme esas teşkil etmiştir. Orman içine alınan taşınmaz kesiminin, toprak yapısı, bitki örtüsü bakımından orman sayılan yerlerden olup olmadığının tesbiti cihetine gidilmemiştir. Uyuşmazlığın 9 ile 36 sayılı komisyonların orman sınırlarına ait görüş ve kabulü ile çözümü zorunluluğu yoktur.
Nizalı yerin orman niteliğinde bulunup bulunmadığının saptanması sorunu halledecektir. Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup ta, herhangi bir şekilde orman sınırları dışında kalmış ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların tayin ve tesbiti orman kadastro komisyonlarının görevidir.
3302 sayılı Yasanın 7. maddesi bu yoldaki işlemlerin yapılması biçimini hüküm altına almıştır. Bu bakımdan 36 numaralı komisyonun tahdit işlemi cümlesinden olarak yaptığı işlemin kanunsuz olduğundan söz edilemez. O halde öncelikle Yasanın koyduğu bulgular ve 3402 sayılı Yasanın bazı fıkralarının iptaline ilişkin 45. maddesi hükmü ve savunmada keşfe itirazla ilgili hususlar keza 36 sayılı Komisyonca yapılan işlemler göz önünde tutularak 6831 sayılı Yasanın hükümleri uyarınca dava edilen taşınmaz kesiminin orman sayılan yerlerden olup olmadığı gereği gibi incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik ve yetersiz keşif ile bilirkişi mütalaasına dayanılarak davanın kabulü doğru değildir" gerekçesiyle bozularak geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden Davalılardan Orman Genel Müdürlüğü vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/son fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 101 ada 14 parsel sayılı taşınmazın 1981 yılında 9 nolu orman kadastro komisyonu tarafından yapılan orman sınırlandırmasında, orman sayılmayarak dışta bırakıldığı halde, 1986 yılında ikinci kez 36 nolu komisyonca yapılan sınırlandırmada orman sayılarak tahdit içine alınmış olması nedeniyle davacı kooperatifin, ikinci tahdidin yasal olmadığı sayı ile iptali ve taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılması isteğini içermektedir.
14 sayılı parsel, öncesi itibariyle 1306 yoklama tarih 83-84 sıra numaralı tapuya dayalı olarak 1984 yılında yapılan genel kadastro ile Ayşe adına saptanıp, daha sonra satış yolu ile davacı kooperatife geçmiştir.
5.12.1981 tarihinde kesinleşen orman tahdidine göre 9 nolu komisyon taşınmazı tahdit dışında bırakmıştır. 1986 yılında aynı çalışma alanında 36 nolu komisyon ikinci kez yaptığı işlemle taşınmazı tahdit içine almıştır. 36 nolu komisyonun yaptığı işlem 28.10.1987 tarihinde askıya çıkarılmıştır.
17.6.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3302 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 7/1. maddesinde, (Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup ta herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların sınırlandırılması kadastro komisyonunca yapılır) denilerek dışta kalmış ormanların kadastrosunun yapılabileceği kabul edilmiştir. Nevar ki 28.5.1987 tarihinde yürürlüğe giren ve yine 6831 sayılı Yasanın 7. maddesini değiştiren 3373 sayılı Yasanın 4. maddesinde yukarıda değinilen fıkraya yer verilmemiştir.
36 nolu komisyon yaptığı işlemleri 9.10.1986 tarihinde tamamlamış, 28.10.1987 tarihinde askı ilanını yapmıştır. ilan tarihinde yasanın değişmiş olması, olayın esasını etkileyemez. Şöyle ki, 36 nolu komisyon 3302 sayılı Yasanın verdiği hak ve yetkiyle dışta kalan ormanların tahdidini yapmıştır. Zira yasa, herhangi bir nedenle dışta kalmış ormanların tahdidinin yapılabileceğini amirdir.
Yasadan doğan bu tahdit gerçekleşmiş olup, işin esası bitirilmiştir. ilan konusu olayın esası değil, sonucunun duyurulmasıdır ki, bu, oluşmuş tahdidi yok saymayı gerektirmez. işlemin yapıldığı tarihte varolan yasal dayanak işleme geçerlilik kazandırmıştır.
O halde, 3302 sayılı Yasa ile değiştirilen 6831 sayılı Yasanın 7/1. maddesinin verdiği hakla oluşan 36 nolu komisyonun yaptığı sınırlandırma işleminde, yasaya aykırı bir durum yoktur. ikinci kez yapılan işlem hukukidir ve geçerlidir.
Bu sebeple 36 nolu orman tahdit komisyonunca yapılan sınırlandırma işlemine karşı oluşan itirazın özel Dairece gösterilen yöntemine uygun biçimde araştırılıp incelenmesi gerekir.
O halde yukarıda açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulunca benimsenen ÖzeI Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenlerle Davalı Orman Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 11.3.1992 günü oyçokluğu ile karar verildi.