 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/14
K: 1991/100
T: 27.02.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; TİRE Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.6.1988 gün ve 305-190 sayılı kararın incelenmesi Davalılar tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 9.4.1990 gün ve 1148-3709 sayılı ilamı:
(..Dosya kapsamına ve mevcut delillere göre miras bırakan üzerinde kayıtlı olmayan ve fakat fiilen kullanılan taşınmazın gerçek tapu maliki tarafından gerçekleştirilen satışında amaç ne olursa olsun miras bırakanın muvazaa kastının varlığı ileri sürülemez. Kaldıki miras bırakanın sabit olan hastalığının tedavisi amacıyla satış parasına ihtiyacı olduğu da anlaşılmaktadır. Bu durumda muvazaanın unsur ve şartları oluşmadığından tapu iptaline ilişkin hükmün bozulması uygun bulunduğu halde tapu incelemesi sırasında bu yön gözden kaçmış ve karar onanmış olmakla karar düzeltme isteğinin kabulü ile onama kararının kaldırılması, hükmün bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davanın kabulüne dair olan yerel mahkeme kararı davalılardan Hüseyin Selim Bilgin'in temyizi üzerine Özel Dairece onanmıştır. Onama kararı aleyhine karar düzeltme isteğinde bulunmayan bu davalı yönünden hüküm kesinleşmiştir. O itibarla, diğer davalının karar düzeltme isteğinin kabulü ile yapılan bozmaya karşı verilen direnme kararını, temyize hakkı olmayan davalı Hüseyin Selim Bilgin'in temyiz dilekçesi bu nedenle reddedilmelidir.
Diğer davalı Hatice Budanoğlu vekilinin temyizine gelince:
Dava konusu taşınmazın davalıya intikalinin bedeli kendisince ödenmek suretiyle yapılan gerçek satıştan kaynaklandığı ve iptali istenen davalı tapu kaydının oluşmasının muvazaa ile illetli bulunmadığı, dosya içeriği ve özellikle birbirini doğrulayıp tamamlıyan tanık beyanlardan duraksanmıyacak biçimde anlaşılmaktadır. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : 1 - Hakkındaki hüküm kesinleşmiş bulunan davalı Hüseyin Selim Bilgin'in direnme kararını temyize hakkı bulunmadığından temyiz dilekçesinin REDDİNE, oybirliği ile,
2 - Diğer davalı Hatice Budanoğlu vekilinin temyiz isteğinin kabulü ile hükmün bu davalı yararına yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmada oybirliği nedeninde oyçokluğuyla 27.2.1991 tarihinde karar verildi.