 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1991/13-606
K: 1992/56
T: 12.2.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TAZMİNAT DAVASI ( Tahkim Usulü İle Rüyet Edilip Edilmemesi )
- DAVANIN TAHKİM USULÜ İLE RÜYET EDİLİP EDİLMEMESİ ( İlişkin uyuşmazlığın Tahkim Yolu İle Çözümlenmesi )
- TAHKİM YOLU ( Bir Davanın Tahkim Usulü İle Rüyet Edilip Edilmemesi )
- TAHKİM SÖZLEŞMESİNİN GEÇERSİZLİĞİ ( Hakem Seçmenin Ekonomik Anlamda Güçlü Olan Şirkete Bırakılması )
- HAKEM SEÇME ( Ekonomik Anlamda Güçlü Olan Şirkete Bırakılmasının Sözleşmeyi Geçersiz Kılması )
1086/m.519,533
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ANTALYA Asliye 4.Hukuk Mahkemesince davanın görev yönünden reddine dair verilen 10.10.1990 gün ve 1990/589-867 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 25.4.1991 gün ve 1991/8777-4493 sayılı ilamı; ( ... Dava mahkemede açılmış, davalı cevap süresi içinde davaya tahkim yolu ile ( hakemlerde ) bakılması gerektiği hakkında tahkim itirazında bulunmuştur.
Taraflarca imza altına alınan "Domates üretme, satma ve satın alma" Başlıklı sözleşmenin ( II ). maddesinde; "işbu sözleşmenin uygulanması veya uygulanmaması yüzünden ortaya çıkacak her türlü anlaşmazlık zarar ziyan ve kar mahrumiyeti tesbit ve çözümü HUMK.nunda belirtilen tahkim ( hakem ) usul ve yoluyla yapılacaktır. Yetkili yer Antalya veya Ankara olup seçme hakkı alıcınındır" hükmü yer almaktadır. Anılan madde ile tarafların sözleşme içinde tahkim şartı kararlaştırdıkları açık ve seçik belirgin olmaktadır.
Bir davanın tahkim usulü ile rüyet edilip edilmiyeceğine ilişkin uyuşmazlık mahkeme tarafından çözümlenir. ( HUMK.Md.519 ). Bu uyuşmazlık, dava konusunun, belli bir tahkim sözleşmesinin veya şartının kapsamına girip giremdiği veya bu konuda geçerli bir tahkim sözleşmesi veya şartı bulunup bulunmadığının tesbitine ilişkindir. Diğer bir anlatmıla önündeki dava tahkim def'i ile karşılaşılan mahkeme bu def'i ye temel teşkil edecek geçerli bir tahkim sözleşmesinin var olup olmadığını diğer dava şartlarında olduğu gibi resen inceleyecektir.
Tahkim sözleşmesi veya şartı; Borçlar Hukuku anlamında bir akit olduğu için akitler için genel şartların tahkim sözleşmesinde de bulunması ve aranması gerekir. Özellikle sözleşme özgürlüğünü olumsuz biçimde sınırlayan nedenlerden BK.19. ve 20. maddeleri tahkim sözleşmesinin geçerlilik incelenmesi sırasında doğrudan göz önünde tutulacaktır.
Tahkim sözleşmesinin ahlaka aykırı olması halinde geçerliliğinden söz edilemez. Bu hal genellikle tahkim sözleşmesinde bir tarafın diğeri üzerinde ( olayımızda göründüğü gibi davalı şirketin davacı üretici üzerinde ) ekonomik ve sosyal üstünlüğünü kullanarak tahkim sözleşmesinde eşitliği kendi lehine bozacak hususlar kabul ettirmesi veya taraflardan birine hakemlerin yarıdan fazlasını veya tamamının seçmi imkanının verilmesi hallerinde kendini gösterecektir. ( Dr. Yavuz Alangoya Medeni Usul Hukukumuzda Tahkimin Niteliği ve Denetlemesi İst. 1973 sh. 86 ). Bu şekilde yapılan bir tahkim sözleşmesinin BK.md.20 gereğince batıl olacağında ve duraksamaya yer olmamasıdır.
Sözleşmenin ( II ). maddesinde hakem seçiminin tamamen ekonomik ve sosyal güce sahip davalı şirket tekeline bırakıldığı anlaşıldığı gibi, davalı vekilinin 5.10.1990 günlü cevap dilekçesinde bu yönün önemle ve ısrarla vurgulandığı görülmektedir. Tüm açıklanan maddi ve hukuki olgular altında sözleşmedeki tahkim şartının mutlak butlanla geçersiz olduğunun kabulü zorunludur ( BK.md.20 ).
Bu durumda taraflar arasında hukuken geçerli bir tahkim şartının varlığından söz edilemiyeceği açıktır. Hal böyle olunca, geçersiz tahkim şartına dayanılarak mahkemece görevsizlik kararı verilemez. Öte yandan hakemlerde yetkileri ( görevleri ) dahilinde olmayan bir uyuşmazlık hakkında karar veremiyeceklerdir ( HUMK.md.533/3 ).
Bu nedenlerle mahkemenin görevsizlik kararı usule ve yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahekemce önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, HUMK.nun 516. maddesinde iki tarafın aralarındaki çekişmeyi çözümlemek için hakem tayin edebilecekleri hükme bağlanmıştır. Somut olayda davacı tahkim sözleşmesinin geçersiz olduğu savı ile temyize konu davayı açtığı gibi, davalı şirket vekili de 5.10.1990 günlü cevap dilekçesinde sözleşmenin 11. maddesinin tahkim şartını düzenlemekle kalmadığını, hakemlerin nereden seçilecekleri ve ilk seçme hakkını da düzenlediğini,bu seçme hakkının öncelikle alıcı davalıya ait olduğunu bildirmiş olduğuna göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ) oyçokluğuyla karar verildi.