Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1990/9-543
K. 1991/134
T. 20.03.1991

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. İş Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 12.4.1990 gün ve 1-1804 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12.6.1990 gün ve 5500-7218 sayılı ilamı ile; "..Davacı bu dava ile önceki davada tespit olunan miktardan 500.000 TL'yi tenzil ederek bakiyesini istemiş, ayrıca sonradan yürürlüğe giren toplu iş sözleşmesinden söz ederek fazlaya ait hakkını saklı tutmak suretiyle 2.000.000 TL daha ilavesiyle toplam 15.711.617 TL talep etmiştir. Mahkemece sonradan yürürlüğe giren toplu iş sözleşmesi dikkate alınmak suretiyle yeniden hesap yaptırılmış ve gerekli indirimlerden sonra maddi tazminat 141.493.563 TL bulunmuş ve bunun taleple bağlı kalınarak 15.711.032 TL'ye karar verilmiştir.
Her ne kadar davacı önceki davada verdiği 14.4.1989 tarihli dilekçesinde sonraki gelişmelerden doğacak haklarını saklı tuttuğunu bildirmiş ise de, bilinmeyen konularda fazlaya ait hakkın saklı tutulması söz konusu olmaz. Esasen davacı vekili o davanın son oturumunda rapora karşı bir diyeceği olmadığını bildirmiş ve mahkemece de tazminat miktarı tesis olunan kararda açıkça vurgulanmıştır. Böylece davalı yönünden o davada tespit edilen miktar itibariyle usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu durumda artık önceki davada hüküm kuruluncaya kadar mevcut olmayan ve mahkeme kararından sonra imzalanan toplu iş sözleşmesi dikkate alınarak yeniden tazminat hesabı yapılması haklı görülmez. O halde bu davada sadece 13.711.032 TL'ye karar vermek, fazlaya ait isteği reddetmek gerekir. Dairemizin ve HGK'nin kararları bu yöndedir.." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulu ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 420. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.3.1991 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı vekili 29.11.1989 güçnlü ek dava dilekçesinde özetle; iş kazası sonucu müvekkilesinin eşinin öldüğünü ve ilk davada alınan raporda gösterilen 14.211.617 TL'den ilk davada karara bağlanan 500.000 TL'nın öndirilmesi sonucu geriye kalan 13.711.617 ile ilk davanın raporundan sonra ve fakat karar kesinleşmeden önce imzalanan yeni toplu sözleşme igle tanınan parasal haklarla oluşan 2.000.000 TL'nın da eklenmek suertiyle toplam 15.711.617 TL'nın yasal faizle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, bu istemin mahkemece aynen kabulüne ilişkin karar özel dairenin 12.6.1989 gün ve 5500/7218 sayılı kararıyla bozulmuştur. Bu bozmaya karşı yerel mahkemece direnme kararı verilmiştir.
Davacı vekili 18.2.1985 günlü ilk dava dilekçesinde fazla haklar saklı tutulmak üzere 500.000 TL'nın tahsiline karar verilmesi istenmiş ve mahkemece alınan 6.3.1989 ve 28.4.1989 günlü rapor ve ek raporlarda davacının zararı 14.211.617 TL olarak gösterilmiştir. Davacı vekili, davalının rapora yaptığı itiraza 14.4.1989 günlü dilekçesi ile cevap vermiş ve bu dilekçenin "Not" bölümünde aynen "Ek dava açtığımızda, lehe tüm gelişmelerden doğacak haklarımız saklıdır. Rapora itiraz haklarımızın da tümü saklıdır" demek suretiyle bu rapora dava konusu 500.000 TL alacak yönünden itirazı olmadığını,a ncak ek davada gelir artışlarının zararın hesabında gözönüne alınmasını isteyebileceğini dile getirmiş bulunmaktadır. Bu durumda davacı tarafın, ilk dava dışında kalan ve olaydan sonra loşuan tüm zararlar yönünden isteyebileceği azami zarar tutarını saklı tuttuğu ve bu zararlarını isteyebileceğinin kabulü gerekir.
Davacı ilk davayı, kısmi bir eda davası olarak açmıştır. Bu davada tüm zararın tesbiti istenmemiştir. Öyleyse davacı aleyhine bir yorum getirmek olanaksızdır. Aksine, davacı vekili 14.4.1989 günlü dilekçenin "not" bölümünde ek dava yönünden haklarını saklı tutmuştur. Kanımızca ileride oluşacak muhtemel gelir artışlarının saklı tutulması olanaklıdır. Çünkü bu artışlar bir varsayım değil, gerçek artışlardır. İlk davadaki istem aynen kabul edildiğine göre, bu kararı davacının temyiz etmesi düşünülemeyeceği gibi hukuki yararı da yoktur. İlk davanın zararının hesabında rapor yönünden üst sınırın davacı aleyhine kesinleştiği kabul edilemez.
Açıklanan tüm bu nedenler karşısında, davacının ilk davada, davalının rapora karşı yaptığı itiraza verdiği 14.4.1989 günlü cevapta tüm gleri artışlarını saklı tuttuğunu belirtmesi, davacı tarafın sonradan ek rapora karşı "rapora bir diyeceği yoktur demesinin önceki itirazından vazgeçmiş sayılamayacağı ve zarar8ın hesabında da raporun verildiği tarnihe kadar fiilen elde edilen gerçek gelirlerin gözüne alınması gearektiği Yargıtay uygulamasında da kabul edilmesine göre ( Y. 11. H.D. 24.10.1986 gün ve 59442/5538 ), davacının ek davada istediği 2.000.000 TL'nın da tahsiline mahkemece karar verilmesi usul ve yasaya uygun bir yaklaşım olmakla, yerel mahkemenin direnme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluğun kararına katılmıyorum.
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini