 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/8-148
K: 1990/284
T: 9.5.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- MİRAS PAYININ TEMLİKİ ( Şekil ve Şartları )
- YAZILI ŞEKİL ( Miras Payının Temliki )
- İHTİYAR HEYETİ TASDİKİNİN NİTELİĞİ ( Parmak İzi Kullanılan Senette )
- PARMAK İZİ KULLANILMIŞ SENET ( İhtiyar Heyetinin Onayının Niteliği )
1086/m.297
818/m.15,11,213
743/m.612,611,634,642
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Polatlı Asliye 2. Hukuk Mahkemesi`nce davanın kabulüne dair verilen 17.11.1988 gün ve 138-348 sayılı kararın incelenmesi bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi`nin 18.4.1989 gün ve 1950-3999 sayılı kararı; ( ... Taşınmazlar 81 ve 602 parsel numaraları ile müşterek muris M.P. adına tapuda kayıtlıdır. Davacının dayandığı 11.6.1982 tarihli haricen düzenlenmiş senet davalıların adı geçen parsellerdeki miras hisselerini davacıya sattıkları beyanını kapsamaktadır. Senet davalılar tarafından kabul edilmiştir. M.K.`un 612. maddesine göre mirasçılar arasında miras haklarınin temlikine dair yapılan mukaveleler yazılı olmak şartıyla geçerlidir. Bunun resmi şekilde yapılmasına gerek yoktur. Dayanılan senet davalı K.İ.ve F.E. tarafından imzalandığına göre adı geçenleri bağlar. Bu itibarla 11.6.1982 tarihli senet mirasçılar arasında yapılmış miras hakkının devri niteliğinde bulunduğundan geçerlidir. Bunu esas alan mahkeme kararı doğrudur. Davalılar K.İ. ve F.E.`in temyiz itirazları yerinde olmadığından reddi ile hükmün adı geçen davalılar bakımından ( onanmasına ), davalılardan A.S.`ın temyiz itirazlarına gelince; A.T. 11.6.1982 tarihli senedi parmak basmak suretiyle onaylamıştır. Parmak izi taşıyan senetlerin iki şahit dışında ihtiyar heyetince onanmış olması gerekir. Senette ihtiyar heyeti tasdiki bulunmadığından HUMK.nun 297. maddesine uygun şekilde düzenlenmemiştir. Bu nedenle yazılı senet olarak mütalaa edilemez. Sonradan parmak izinin kabul edilmiş olması dahi senede miras hakkının devri yönünden geçerlilik kazandırmaz. Bu itibarla A.S. hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Mümeyyiz davalı A.T. ile davacı N.Ö. kardeştir.
Müşterek miras bırakanları babalarının ölümünden sonra bütün mirasçıların iştirakiyle yapılan 11.6.1982 günlü harici yazılı sözleşme ile mümeyyizin de bulunduğu mirasçıların tamamı, muristen intikal eden dava konusu iki parça taşınmaz üzerindeki miras paylarını, bedeli karşılığı davacıya devretmişlerdir.
Yapılan bu yazılı sözleşme, M.K.`un 612. maddesinde öngörülen koşulları içerdiği cihetle, kural olarak geçerlidir.
Mümeyyiz davalı, anılan sözleşmeye, okuma yazma bilmediğinden parmak basmıştır. Senet, iki tanık tarafından imzalanmış, ancak yetkili ihtiyar heyetince tasdik edilmemiş durumdadır.
Senede basılan parmak izinin aidiyetine davalı tarafça karşı çıkılmadığı gibi, bunun mümeyyiz davalıya ait olduğu hususu gerek mahkeme gerek Özel Dairenin kabulündedir.
Uyuşmazlık, parmak izi basılan haricen düzenlenen senette yetkili ihtiyar heyeti üyelerinin tasdikinin bulunması gereğinin, senedin geçerliliğinde, sıhhat koşulu mu, yoksa ispat koşulu mu olduğu noktasında toplanmaktadır.
Bu tasdikin, geçerlilik şartı olarak kabulü halinde; sözleşmenin yerine getirilmesi ya da icazet verilmesi, özde geçersiz olan sözleşmeyi geçerli kılmayacaktır.
İspat koşulu olması durumunda ise; parmak izinin mümeyyiz davalıya aidiyeti tartışmasız olduğu için, ihtiyar heyetinin tasdik şerhinin bulunmaması, sözleşmenin geçerli olduğunu kabule etkili olamayacaktır.
HUMK.nun 297. maddesinde öngörülen ihtiyar heyeti tasdiki, Hukuk Genel Kurulu`nun 22.12.1982 gün 1702-965 sayılı kararında da açıkca vurgulandığı üzere, parmak izi kullanılmış senetle ilgili bir geçerlilik unsuru değil, ispat koşulur.
Parmak izi, ilgilisi tarafından benimsenmiş ise, tasdik unsurundan yoksun senedin, artık geçerlilik kazanacağı, anılan kararda hükme bağlanmıştır.
O halde, uyuşmazlığa bu ilke doğrultusunda yaklaşıldığında, yerel mahkemece mevcut delillerin değerlendirilmesi suretiyle davanın kabulüne dair verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan onanmalıdır.
SONUÇ : Davalı A.T. vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı ONANMASINA, oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Taşınmazlar tarafların murisi adına tapuda 81 ve 602 parsel numaralarıyla kayıtlıdır. Davacı, davalının miras hissesini parmak işaretini içeren senetle kendisine devrettiğini ileri sürerek muris üzerindeki kaydın iptaliyle taşınmazın bütününün adına tesciline karar verilmesini istemiş, mahkemece senet geçerli görülerek davanın kabulü yönüne gidilmiş, davalılardan bir kısmımın temyizi üzerine hüküm, senette imzası bulunanlar yönünden onanmış, parmak basan yönünden de senedin onaysız olması nedeniyle yazılı belge niteliği taşımadığı gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece parmak izinin davalı A.T. tarafından açıkça inkar edilmemiş ve onay eksikliği def`i olarak ileri sürülmemiş olduğundan bahisle önceki kararda direnilmiş ve bu karar Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunca "buradaki şekil şartının geçerlik şartı olmayıp ispat şartı" olduğu gerekçesiyle onanmıştır.
Medeni Kanun ile Borçlar Kanununa göre, taşınmaz mülkiyetinin devri borcunu doğuran akidler resmi şekilde yapılmalıdır. Resmi şekilden amaç, hukuki muamele veya akdin Devlet tarafından bu işle görevlendirilmiş bir kişi tarafından ( sulh hakimi, noter, tapu memuru vs. gibi ) yasaların öngördüğü yöntem ve koşullara uyularak yapılmasıdır. Örneğin; Borçlar Kanunu`nun 213`üncü maddesine göre, "gayrimenkul satımı muteber olmak için resmi senede raptedilmek şarttır." Keza; Medeni Kanun`un 634`üncü maddesine göre de, "mülkiyeti nakleden akitler resmi şekilde yapılmadıkça muteber değildir."
Açıkça görülüyor ki, burada öngörülen resmi şekil, geçerlik şartıdır. Tapu Kanunu`nun 26`ncı maddesine göre, söz konusu resmi şekli yapmaya yetkili merci, tapu sicil memurudur. Noterlik Kanunu`nun 60`ıncı maddesine göre de, gayrimenkul satış vaadi akidlerinin geçerliği resmi şekle bağlıdır. Bu akdi, resmi şekilde yapacak makam noterdir.
Medeni Kanun`un 612`nci maddesinde ise adi yazılı şekille yetinilmiştir. Miras hissesinin devri tapulu gayrimenkule ilişkin olsa bile, bu akid adi yazılı şekilde de yapılabilir. Taraflar isterlerse bunu resmi şekilde de yapabilirler. O takdirde resmi şekil, iradi şekil haline gelmiş olur.
Her iki halde de şekil, akdin geçerlik koşulu olmaktadır. Medeni Kanun`un 611/II. maddesine göre, miras taksim sözleşmesi geçerlik şartı olarak yazılı şekle tabidir. Miras hissesinin devrine ilişkin sözleşmeler ile miras taksim sözleşmeleri arasında bu bakımdan bir fark yoktur.
Borçlar Kanunu, sözleşmelerde ilke olarak şekil serbestliğini kabul etmiştir. Ancak, Kanun herhaği bir şekli öngörmüşse, kural bu şartın geçerlik şartı olmasıdır. Nitekim, Borçlar Kanunu`nun 11/II. maddesine göre, Kanunun öngördüğü bir şeklin kapsamı ve sonuçları için başkaca bir hüküm konulmamışsa, bu şekle uyulmadıkça akit geçerli olmaz. Kanunda geçerlik için bir şekil öngörülmüş ise, buna Kanuni şekil denir. Bazen taraflar şekil şartını ispat şartı olarak kabul edebilirler. Örneğin; kira, hizmet ve şirket akdi gibi sürekli edim ilişkisi kuran akidlerde şekil şartı bir ispat ve hukuki güvenlik amacıyla kararlaştırılmış olabilir. İspat şartı akdin geçerliği ile ilgili değildir.
İspat şartına ilişkin hükümler Medeni Kanunda ve Borçlar Kanunu`nda düzenlenmiş olmayıp usul Kanunlarında yer almıştır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 288`inci maddesiyle, hukuki muamelelerde yazılı şekil, bir ispat şartı olarak zorunlu kılınmıştır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu`nun 297`nci maddesi de böyledir. Bu maddeye göre, okuma yazma bilmeyenlerin parmak izleri, maruf iki şahit ve köy ihtiyar kurulunca onanmamış ise böyle bir belge yazılı olma özelliğini kazanmamış olur. Dolayısıyla hadisemizde olduğu gibi, Medeni Kanun`un 612`nci maddesindeki yazılı olma koşulu gerçekleşmiş olmaz. Hal böyle olunca, akid de geçerli olmaz. Böyle hallerde parmak izinin kabul edilmiş olması aslında yazılı şarttan yoksun olan akde geçerlik sağlanamaz. Başka anlatımla mutlak butlanla sakat olan akde geçerlik sağlamaz. Ama, akdin geçerliği için Kanunun bu şekil şartını öngörmediği bir olayda, örneğin; hizmet akdinde, yahut tapusuz bir taşınmazdaki miras hissesinin devrine ilişkin bir sözleşmede, onaysız senetteki parmak izinin kabulü ikrar niteliğinde olacağından ispat hukuku açısından o akdin varlığına kesin delil teşkil eder.
Bir akdin geçerliği için kanuni bir şekil öngörülmüş ve bu şekil yerine getirilmemişse, akdin yapılmış olduğu ikrar edilmiş olsa bile akid sağlığa kavuşmaz. Davanın kabulü ile ikrarı birbirine karıştırmamak gerekir. Bir taraf harici satışı ikrar etmekle beraber taşınmazın tapulu olması nedeniyle akdin geçerli olmadığını ileri sürebilir.
Olayımızda da durum böyledir. Miras hissesini devrettiği iddia edilen, A.T., devrin geçersiz olduğunu bu bakımdan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Senet adı geçenin parmak izini içermekte olup, yöntemine uygun biçimde Kanunda öngörülen kimseler tarafından onaylanmamış olduğundan yazılı belge sayılmaz. Olayda, Medeni Kanun`un 612`nci maddesinde açıklanan yazılı olma koşulu yerine getirilmemiştir. Bu bakımdan devir geçersizdir. Mahkemenin bu yönü re`sen gözönünde tutması ve hükmü temyiz eyleyen A.T. yönünden davayı reddetmesi gerekir.
Aksi görüşün kabulü tapulu taşınmazların, haricen yapılan devirlerinin ikrar ve şahit ifadeleriyle ispatı halinde geçerli olacağı sonucunu doğurur ki, böyle bir durumun Tapu Sicil Nizamnamesi`nin 19`uncu, Medeni Kanun`un 642, 611, 612, 634`üncü maddeleri, Borçlar Kanunu`nun 11, 213`üncü maddeleri ve Tapu Kanunu`nun 26`ncı maddesi karşısında kabulü mümkün değildir.
Yukarıda açıklamaya çalıştığım görüş Yargıtay Kararlarıyla da doğrulanmaktadır. "Parmak izini içeren ve HUMK.nun 297`nci maddesindeki hükümlere uygun biçimde düzenlenmeyen senet, geçerli olmayıp tanık dinlenmesi suretiyle tevsiki yönüne de gidilemez ( Y.3.H.D. 23.2.1961 T. 1815 E. 1397 K. )."
"Hakim önünde usulünce tutanağa yazılmış bir ikrar varken ayrıca dava konusu üzerinde yazılı delil aranmaz. Ancak, geçerliği Kanunca belli şekle bağlı tutulmuş tasarruflar için, şekil zorunluğu aranmak ve tasarrufun bu şekle uygun yapıldığı tesbit edilmedikçe istek kabul edilmemek gerekir". ( Y.4.H.D. 7.9.1964 T., 6370 E., 424 K. )
"... Medeni Kanun`un 612`nci maddesine göre, miras hakkının bu şekilde devri mümkün bulunmuş ise de, ibraz edilen mühürlü belgede yalnız muhtarla bir azanın imzalarının bulunması itibariyle bu belge usulün 297`nci maddesine göre, Kanunen muteber bulunmamasına nazaran... hükmün onanmasına" ( Y.6.H.D 7.11.1969 T., 3818 E. 4498 K. ).
"... Dosya içinde mevcut olup feshi dava edilen senet Medeni Kanun`un 612`nci maddesinin aradığı unsurları taşımadığından bunun yansıttığı tasarrufa geçerlik izafe olunamaz. Kanun önünde geçerli olmayan akdin aynen ifası veya feshi söz konusu olmayıp, bu sebeple ödenen paranın iadesi gerekir..." ( Y.H.G.K. 30.6.1971 T., 2-551/423 Sayılı kararı, İç. Külliyatı, yıl: 1971, C. 2, Shf. 45 ).
"Şekil eksikliği butlan sebebidir. Bu yönün mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulması gerekir. Yapılan incelemede şekil eksikliği ortaya çıkarsa taraflar istememiş olsalar bile, sözleşmenin hükümsüzlüğüne karar verilir." ( Tuor/Pienoni, Nr. 3 H. Becker, age. 2 Aufl; Bern 1941 age. Art. 638, Nr. 4, Esher age. Art. 638, Art. 11, Nr. 8, Zahit İMRE, Onar Armağanı, sh. 427, Şükrü Özdemir, Miras Hissesinin Devri, 1986, Sh. 72 ).
Uygulama ve öğretiye göre, dayanılan belge unsurlar bakımından yazılı olma koşulunu taşımıyorsa Medeni Kanun`un 612`nci maddesi hükmü karşısında bu yönün mahkemece re`sen gözönünde tutulması ve akdi kanun önünde geçersiz sayması gerekmektedir.
Davacının dayandığı senet onay eksikliği yüzünden A.T. bakımından yazılı belge niteliğinde olmadığından akid geçersizdir. Bu sebeplerle davanın reddi gerektiğinin vurgulayan Daire görüşü doğru olup direnme kararı yerinde olmadığından onanması doğrultusundaki çoğunluk görüşüne karşıyım.
Şükrü ÖZDEMİR
8. Hukuk Dairesi Başkanı ( Muhalif )