 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/6-296
K: 1990/435
T: 26.9.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- GEREKÇELİ KARAR ( Tefhim Edilen Karara Uygun Olması Gereği )
- BOZMAYA UYULMASI ( Bozma Doğrultusunda Hüküm Tesis Edilmesi Gereği )
- USULİ K AZANILMIŞ HAK ( İstisnaları )
1086/m.381
DAVA : Taraflar arasındaki "şufa" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Üsküdar Asliye 4. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 25.1.1989 gün ve 1988/997 E.-1989/24 K. sayılı kararın incelenmesi davacı idare vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 4.10.1989 gün ve 1989/11950-14263 sayılı kararı; ( ... Mahkeme esas olan kısa kararında davanın kabulüne karar verdiği halde gerekçeli kararda davayı reddetmiştir. Davacı tarafın temyizi üzerine bu karar dairemizce gerekçeli kararın tefhim edilen karara uygun olarak yazılması gerektiğinden bahisle bozulmuş, mahkeme bozmaya uyduğu halde kararda açıklanan gerekçe ile davayı reddetmiştir. Bu karar dairemizce onanmıştır. Bozma kararına uyulduğuna göre mahkemenin bozma dairesinde işlem yapması, tefhim edilen karara uygun gerekçeli karar yazması gerekirken bozma dışına çıkılarak gerekçeye dayalı red kararı verilmesi usule aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece örceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Yerel mahkemece, davanın kabulüne dair olan kısa karar tefhim edilmiş, gerekçeli kararda ise, dava reddedilmiştir. Kararın temyizi üzerine özel dairenin gerekçeli kararın tefhim edilen ve asıl olan kısa karara uygun olması gereğine işaret eden bozmasına da mahkemece uyulmuştur.
9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da açıkça vurgulandığı üzere bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde incelenip ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme yükümlülüğü meydana gelir. Bozmada gösterilen esaslara aykırı olarak kurulacak hüküm usul ve yasaya uygun sayılamayacağından yine bozma sebebi olur.
Usuli kazanılmış hak olarak niteleyebileceğimiz bu halin iki istisnası, ancak; olayla ilgili olarak sonradan İçtihadı Birleştirme Kararı çıkması, ya da görevle ilgili bulunması durumlarıdır. Olayımızda ise titizlikle gözetilip uygulanan usuli kazanılmış hak kuralının yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları ile de vurgulanan ve gözönünde bulundurulması gereken bu iki istisnai durum mevcut değildir. O halde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı, BOZULMASINA, oyçokluğu ile karar verildi.