 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/649
K: 1991/76
T: 13.02.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "mutlak butlan sebebiyle kayıt iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 18.9.1989 gün ve 1987/128 - 1989/145 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yagrıtay 2. Hukuk Dairesinin 25.6.1990 gün ve 1990/2796 - 6504 sayılı ilamiyle; (... Medeni Kanunda evlenmenin mutlak butlan sebepleri ile nisbi butlan sebepleri ayrı ayrı düzenlenmiştir. Kanunun tevdii sırasında mutlak butlan hallerinde "butlan davası", "butlan kararı" deyimleri, nisbi butlan hallerinde "fesih davası" terimleri kullanılmış ise de bazı yerlerde mutlak butlan hallerinde de "fesih" terimi kullanılmıştır. Ancak, bu terim karışıklığı iki halin biribirinden ayrılmasına engel olacak nitelik taşımaz 112. maddede mutlak butlan halleri sıralanmış ve 113. madde II. numaralı ana başlık altında "Dava hakkı"nın kimlere ait olduğu belli edilmiştir. III. numaralı ana başlık ise "Dava hakkının tahdidi veya nez'i"ne aittir. Bu konudaki 114. maddede "zail olan bir evlenmenin butlanı re'sen dava olunamaz" dendikten sonra dava hakkı bulunan alakadarlar bakımından bir istisna tanınmış hakların zail olma halinde de butlanı hüküm altına aldırabilecekleri kabul edilmiştir.
Butlanına hükmedilebilecek evlenmeler çok kez eşlerden birinin ölümü ile zevale uğrar bu gibi hallerde kanunun butlanı hüküm altına aldırmakta bir menfaatı kalmaması sebebiyle Cumhuriyet Sacısının dava açamayacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, mutlak butlan halinde zail olan evlenmeler hakkında dahi hakları ihlal edilen ilgililere dava hakkı tanınmıştır. (M.K. 114/I). Her ne kadar 127. madde hükmü, her iki butlan halinde müşterek hüküm gibi görünüyorsa da madde hükmünün (fesih davasına) nisbi butlan haline münhasır olduğu metinde açıkça belli edilmiştir. Aksi halde Kanunun 127. maddesi hüküm 114. madde ile çelişir ki kanun vazıının bir çelişki yarattığını kabule imkan yoktur. Bu sebeplerle Mutlak Butlan hallerinde uygulama alanı olmayan Medeni Kaunun 127. maddesi uyarınca murisin sağlığında açtığı bir butlan davası bulunmadığından söz edilerek davanın reddi doğru değildir... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunlarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davada dayanılan maddi vakıaların belirlenmesi taraflara, hukuki niteleme ise hakime aittir. (HUMK 74). Dava dilekçesinde miras bırakanı İ.T.'nin davalı kocası ile evlenme aktinin icrası sırasında da devam eden akıl hastalığına düçar olduğu mümeyyiz bulunmadığı ileri sürülmüştür. Bu halin M.K.'nun 112. maddesinde gösterilen batıl evlenmelere ilişkin, mutlak butlan sebeplerinden bulunduğu kuşkusuzdur. M.K.'nun 114. maddesi gereğince de mirasçılarının evlililiğin butlanı davası açma hakkının bulunduğu tartışmasızdır. Bu itibarla iddia doğrultusunda gerekli incelemenin yapılması varsa doktor raporlarının getirtilmesi ve gerektiğinde dosyanın Adli Tıpa gönderilerek mütalaa alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. O halde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki krararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMk.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 13.2.1991 gününde oyçokluğuyla karar verildi.