 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/619
K: 1991/70
T: 13.02.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.12.1988 gün ve 1988/146-789 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 14.5.1990 gün ve 1990/5323-4115 sayılı ilamı (..Davacıların miras bırakanı içinde yolcu olarak bulunduğu motorlu aracın hemzenin geçitten geçerken DDY'na ait trenin çarpması sonucu medyana gelen kazada ölmüştür.
Mahkeme davalı DDY'nın bilirkişi raporuna göre kusurunun bulunmadığını kabul ederek davanın reddine karar vermiştir.
Davalı DDY'nın sorumluluğu kural olarak Borçlar Kanunun 58. maddesinde düzenlenen objektif sorumluluğuna ilişkindir. Ancak olay karayolu ile Demiryolunun kesiştiği hemzenin geçitte meydana geldiğine göre sorumluluk 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 85. maddesinde düzenlenen ağırlaştırılmış objektif sorumluluktan Tehlike sorumluluğu kaynaklanmaktadır. Çünkü olayın meydana geldiği hemzemin geçit karayolunun bir uzantısıdır. Trenin alt raylar üzerinde seyretmiş olması sonuca etkili değildir ve trende bir motorlu araçtır.
Tam objektif sorumluluklarında kusur aranmaz. Sorumluluğu doğuran olayla zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterlidir. Bu illiyet bağı, 3. şahsın zarar görenin ağır kusuru ile kesilmedikçe sorumluluk devam eder. Davalının illiyet bağının kesildiğini ileri sürebilmesi içinde olayda kendinin ek kusurunun bulunmamasına bağlıdır. O halde olayımızda ölenin içinde bulunduğu motorlu aracın ağır kusuru bulunduğuna göre davalının kusurunun bulunup bulunmaması önem kazanır. Demiryolu işletmesi ve karayolunda hemzemin geçitte motorlu araç işletmek çok riskli bir faaliyettir. Risk ve tehkilelilik oranı arttıkça özen yükümlülüğü de artar; bu nedenle davalı işletmenin kusuru belirlenirken kendisinden beklenilen objektif özenin yüksek olduğu unutulmamalıdır. DDY.nin kendi yapısında var olan işletme tehlikesi hemzemin geçitte karayoluna karışmakla artmaktadır. Bu nedenle davalı işletmeden beklenen özen yüksek özendir; davalı işletme hemzemin geçitlerde muhtemel tehkileri önleyecek üst geçit bariyer gibi teknik önlemleri almak zorundadır. Bunun alınmamış olması ek kusuru oluşturucağından illiyet bağı kesilmez ve davalı işletme de kazaya neden olan ağır kusurlu motorlu araç işleteni ile birlikte doğan zarardan müteselsilen sorumlu olur.
O halde mahkemenin hatalı bilirkişi raporuna dayanarak isteği reddetmesi usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere özellikle, hukuk genel kurulunun 29.3.1989 gün 919-206, 21.6.1989 gün 338-429 sayılı kararlarında da açıkca vurgulandığı üzere, davalı DDY.nın sorumluluğu kural olarak BK.nun 55, 58 de düzenlenen kusura dayanmayan objektif bir sorumluluk olduğuna göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 13/02/1991 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.