 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/403
K: 1990/449
T: 03.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma ve nafaka" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Giresun Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.5.1990 gün ve 1986/359-1989/57 sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2.11.1989 gün ve 7894-9522 sayılı ilamı:
(.. Medeni Kanunun 144. maddesine göre yoksulluk nafakasına karar verilebilmesi için davalının kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Oysaki gerekçe açısından temyiz edilmeyen hüküm davalının ceza mahkumiyetine dayalı kusurundan kaynaklanmaktadır. Bu durumda yasal unsurları olumayan yoksulluk nafakası isteminin reddi gerekirken bu yönün düşünülmemesi usul ve kanuna aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Uyuşmazlık davacı kadına yoksulluk nafakası tayin edilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten M.K.nun 3444 sayılı Yasa ile değişik 144. maddesinde, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eşin kusuru daha ağır olmamak şartıyla geçimi için diğer eten mali gücüü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği hükme bağlanmıştır.
O itibarla tesbiti gereken husus, öncelikle davalı kadının boanma kararı verilmesinde eine oranla daha ağır kusurlu olup olmadığının belirlenmesidir. Taraflar arasındaki geçimsizlik sebebiyle boşanma davasının kesinleen kararında ise ağırlık, davalı kadının, kocasının başka bir kadınla gayrimeru ilişki kurduğu iddiasını ileri sürüp çevrede yaydığı ve dava dışı kadının dava dıı kadının da kendisi aleyhine açtığı hakaret davası sonunda bu suçtan mahkum olduğu olgusuna verilmiştir. Olayda davacı koca aleyhinde M.K.nun 144. maddesindeki koşulların gerçekletiğinden söz edilmesi mümkün değildir. O halde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı (BOZULMASINA), 3.10.1990 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.