Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1990/3-474
K. 1991/8
T. 23.01.1991

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki "kiracılığın tesbiti ve muarazanın önlenmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 08.11.1988 gün ve 1726-1301 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 14.09.1989 gün ve 399-6753 sayılı kararı; ( ... Dava konusu sosyal konutun davacıya 775 sayılı yasa ve bunun uygulama yönetmeliği hukümleri gereğince tahsisen kiralanmış olmasına göre davanın idari nitelik taşıdığı gözetilerek görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönunde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : İzmir Belediyesince 775 sayılı Gecekondu Kanunu uyarınca yaptırılmış bulunan sosyal konut müracaatı üzerine geçim sıkıntısı içinde olması ve bakmakla yükümlü dokuz kişilik bir aileye sahip olması nedeniyle 27.11.1980 tarihinde davacının kullanımına verilmiştir. Davacı konuta girerken, bu konutun 775 sayılı Yasa ve ona uygun olarak çıkarılmış bulunan uygulama yönetmeliği hükümlerine kendisi hakkında uygulanacağına ve anılan yönetmeliğin 43. maddesi uyarınca 4 yıllık sürenin bitiminde konuttan çıkarılacağına dair şartname ile bu konuda aynı hükümleri de içeren "Halk Konutlarına Giriş Tutunağını" imzalamıştır. Aradan yedi yıl geçtikten sonra Belediye davacıya tebliğ ettirdiği 13.10.1987 tarihli ihtarname ile konutun boşaltılmasını, aksi halde zorla boşaltılacağını bildirmesi üzerine davacı, konutta kira akdine dayanarak oturduğunu, kira parasını muntazaman ödediğini belirterek davalı Belediyenin muarazasının önlenmesi, kiracılık sıfatının tespiti ve ayrıca boşaltmaya dair kararın geçersiz sayılması istemleriyle Sulh Hukuk Mahkemesinde bu davayı açmıştır.
Mahkemece, davanın idari yargıda görülmesine dair davalı Belediyenin itirazları kabule şayan görülmeyerek taraflar arasında bir kira sözleşmesi bulunduğu 6570 sayılı Gayrimenkul kiraları hakkında Kanun ile Borçlar Kanunu uyarınca usulüne uygun olarak açılan bir dava sonunda verilmiş bir tahliye kararı mevcut olmadığı konutun boşaltılmasına ilişkin ihtarın yasal dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle muarazanın önlenmesine ve davacının kiracı olduğunun tesbitine karar verilmiştir. Özel Dairenin, uyuşmazlığın idari nitelikte olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğine dayalı bozma kararına mahkemece uyulmayarak önceki kararda direnilmiştir.
Taraflar arasında mevcut yargı yoluna ilişkin görev uyuşmazlığının çözümü ve bu suretle görevli mahkemenin tesbiti aynı zamanda taraflar arasındaki hukuki ilişkiye uygulanacak yasa hükümlerini de belirleyecektir. Davaya konu halk konutunun 775 sayılı Kanuna göre yaptırılan ve uygulama Yönetmeliğine göre kiraya verilen yerlerden olduğu tartışma konusu değildir.
Genel olarak kabul edilen kurala göre, bir kamu kurumuna yasayla verilen bir görevin ifası ile ilgili olarak kamu hukuku alanında tesis edilen işlemler, idari olup yasalarda öngörülebilecek istisnalar dışında bu idari işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar, İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerlerinde çözümlenir. 775 sayılı Gecekondu Kanununun birinci maddesi, gecekonduların ıslahı, tasfiyesi, yeniden gecekondu yapımının önlenmesi ve bu amaçlarla alınması gereken tedbirler hakkında bu kanun hükümlerinin uygulanacağını belirtmekle kanunun amacını ve kapsamını açıklamıştır. Kanunun 3. maddesi, Kanunun amacının gerçekleştirilmesi için belediyelere arsa sağlanmasını; 7. maddesi, bu arsaların kullanılma amaçlarını belirterek bir bölümünün, "bu kanun hükümleri dairesinde konut yapımına" ayrılmasını; 31. maddesi, inşa edilecek konutların halk konutları, nüve konutlar ve misafir konutları olduklarını ve bu suretle yapılan konutların kira ve kullanma şekillerinin yönetmelikte belirtileceğini hükme bağlamıştır. Dosya içerisinde mevcut olup davacı tarafından imzalanan 17.11.1980 günlü "Halk Konutlarına Giriş Tutanağı" ile şartnameden davacının oturmakta olduğu konutun, Yasanın yukarıda sözü edilen hükümlerine göre inşa edilmiş, "Halk Konutu" olduğu anlaşılmaktadır.
17.10.1966 gün ve 12428 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 775 sayılı Gecekondu Kanunu Uygulama Yönetmeliği, dayandığı yasa hükümleri uyarınca, gecekondu ile ilgili diğer faaliyetleri düzenleyen hükümler yanında kiraya verilmek üzere inşa edilen "halk konutları"nın kiraya verilmeleri ile ilgili esasları belirlemiştir. Yönetmeliğin 5. maddesi, genel olarak, kanunun öngördüğü yardımlardan faydalanacak olanları ( yoksul olmak ve arsa ya da evi bulunmamak ) tanımlamış; 36. maddesinin ( b ) fıkrası ile 42, 44 ve 45. maddeleri, kiralık konutların kimlere ve ne suretle tahsis edileceğini ( öncelik ve puanlama dahil ) belirlemiş; değişik 47. maddesi, konutlarda oturma süresini ( beş yıl ) ve bu süre sonunda konutları boşaltma zorunluluğunu; 50. maddesi de, kendilerine kiralık konut verilme şartlarını ( yoksulluk vs. ) kira süresi dolmadan yitirenleri ile beş yıllık süreyi dolduranların konutlardan çıkarılacağını hükme bağlamıştır.
Kısaca değinilen bu yasa ve yönetmelik hükümlerinden anlaşılacağı üzere Gecekondu Kanunu uyarınca ve bu konuda belirtilen amaçlar doğrultusunda halk konutu yapılması ve kiraya verilmesi, Belediyelerin kamu yararı için üstlendikleri faaliyetlerden olup bu konuda tesis ettikleri işlemler dahi kamu hukukundan kaynaklanmakta ve bu hukuk alanı kapsamında bulunmaktadır. O nedenle de bu işlemler ( özellikle kiraya verme, yönetme ve tahliye ) idari nitelikte olup, uyuşmazlığın çözümlenmesinde idari yargının görevli olduğu kabul edilmelidir.
Diğer taraftan, Gecekondu Kanununun 37. maddesinin 2. fıkrası kiralık konutlarla ilgili olarak Kanuna aykırı işgalde bulunanlar ile oturma hakkını kaybettikleri ( yönetmelikte öngörülen sürenin bitmiş olması ya da konut tahsis edilme niteliklerinin zail olması gibi ) halde oturmaya devam edenlerin 6126 sayılı Kanunda belirtilen şekilde tahliye ettirileceklerini hükme bağlamıştır. 6126 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran, ancak onun yerine kaim olan 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununun 8. maddesi ile yukarıda sözü edilen şagillerin, kolluk kuvvetlerince bir hafta içinde zorla çıkarılmalarını öngörmüştür.
Bu yasa hükmü dahi, 775 sayılı Kanun ile uygulama yönetmeliğine göre kiraya verilen halk konutlarının kamu hukuku statüsü kapsımında bulunduklarının; bu nedenle yönetimlerinin idare hukuku alanında yer alan bir faaliyet ve bundan ötürü de çıkacak uyuşmazlıkların idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinin kanıtıdır.
Biliniği gibi Belediyelerin özel diyebilcceğimiz mallarının yanında kamuya tahsis edilmiş malmarı da bulunmaktadır. Bu mallar, taşınır veya taşınmaz olabilir. Örneğin Belediye binaları, toptancı halleri, yollar, parklar ve genel olarak kamu hlzmetine tahsis edilmiş bulunan taşınmazlar kamuya ait olup, bu nedenle bunlar haczedilemez ve amaçları dışında faaliyete konu edilemezler. İşte 775 sayılı Kanuna göre gecekondulaşmayı önlemek ve sağlıklı şehirciliği sağlamak için, Belediyelerin faaliyetleri cümlesinden olan yoksullara kiraya verilmek üzere yapılan bu konutlar da yasa gereği kamu amacına tahsis edilmiş taşınmazlardır. Bunlar, Belediyenin özel mülkiyetinde olan çarşılar, dükkanlar gibi Devlet İhale Kanununa göre ancak açık artırmayla kiraya verilen taşınmazlardan farklıdır. Gerçekten Devlet İhale Kanununa göre ve gelir elde etmek amacıyla kiraya verilen taşınmazlar tamamen özel hukuk statüsünde bulunan taşınmazlardır. Bunların kiraya verilmesinde, ilan, en çok artırana kiraya verme, noterlikçe onaylı kira sözleşmesi düzenleme gibi koşullar vardır. Oysa kamu hizmetine ayrılan taşınmazlar, Yargıtayın kira tespitine ilişkin 18.11.1964 gün ve 2/4 sayılı tevhidi içtihadı kapsamında da değillerdir. Yargıtayın yerleşmiş uygulaması da bu yoldadır. Nitekim Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 29.05.1983 gün ve 3060/3177 sayılı kararında da belirlenmiş olduğu üzere "775 sayılı Yasanın 5 ve 31. maddeleri hükmü gereği yaptırılan konutlar 6570 sayılı Yasa hükmüne tabi olmadıklarından kira parasının bu kanun ve ilgili içtihadı birleştirme kararı hükümlerine göre tespiti cihetine gidilemez. "Direnme kararında bu konuda aksine bir uygulama bulunduğu ileri sürülmüş ise de, dosya arasında örnek olarak konulduğu anlaşılan İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1985/1386 sayılı dosyasında uyuşmazlık konusu edilen kira parası Özel Dairece getirtilen kira sözleşmesinden de anlaşıldığı üzere 2490 sayılı Kanuna göre ihaleye çıkarılarak, Noterlikçe onaylanmış bir yıllık sözleşme ile kiraya verilen bir taşınmaza aittir. Esasen, 775 sayılı Kanunda belirtilen amaçlarla Belediyeler ya da İmar ve İskan Bakanlığınca yaptırılan yönetmelikte nitelikleri belirtilen kişilere Kanun ve Yönetmelikte öngörülen usul ve koşullarla kiraya verilen konutların özel hukuk kurallarına ( 6570 S.K. ve BK ) tabii kılınmaları halinde, bu konutların yapımlarına ve kiraya verilmelerine ilişkin amaç ve gerekçelere ters düşülmüş olacaktır. Konuta bir kere girenler, 6570 sayılı Kanunda yazılı koşullar dışında tahliye edilemeyeceklerinden varlık ve gelirlerindeki iyileşmelere bakılmaksızın süresiz oturabilecekleri gibi Belediyeler de bu konutları her yıl, Yargıtayın içtihatları uyarınca emsalleri esas alınarak ve sosyal amaç gözatilmeksizin kira tesbit davalarına konu edilebileceklerdir. Oysa yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan Kanun ve Yönetmelik hükümlerine göre bu konutlar, sağlıklı şehirleşmeyi gerçekleştirmek ve gecekondulaşmayı önlemek için yapılacak faaliyetler nedeni ile evsiz kalacaklara oturulacak yer sağlamak ve ayrıca yoksul kişilerin konut sorununa bir çözüm getirmek amaçlarıyla yapıtırılmış kamu hizmetine tahsisli taşınmazlardır.
Bütün bu nedenlerle, 775 sayılı Gecekondu Kanun ve bu Kanuna göre çıkarılan uygulama yönetmeliği gereğince yaptırılıp kiraya verilen "Halk Konutları"nda oturma şartları ve süresi ile kira parasına ilişkin esaslar sözü edilen Kanun ve Yönetmelikte belirlenmiş bulunduğundan, kiraya veren Belediye veya bakanlık ile kiracılar arasında bu ilişkilerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari nitelikte bulunmaları nedeniyle çözümlenmeleri idari yargı mercilerine aittir.
Bu itibarla Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. O halde direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedendendolayı BOZULMASINA ikinci görüşmede salt çoğunlukla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesine göre idari davalar üçe ayrılır:
1 - İptal davaları,
2 - Tam Yargı Davaları,
3 - İdari Sözleşmelerden Dolayı Taraflar Arasında Çıkan Uyuşmazlıklara ilişkin davalar.
İptal davaları idarenin kamu gücüne dayanarak ve kamu hizmetini yürütürken aldığı kararların iptali için idari yargıda açılan davalardır.
İptal davası açabilmek için ortada bir karar bulunması şarttır.
Bir kararın idari bir karar sayılabilmesi için:
a ) Karar, idari mahkemeden sadır olmalıdır.
b ) İkincisi bu karar, idarinin idare hukuku sahasında gördüğü idari faaliyetlere müteallik bir karar olmalıdır. Mesela, idarenin birer amme hizmeti olan -sağlık, ulaştırma maarif gibi işlerine ait kararları hir iptal davasına mevzu teşkil edebilirler. Bilakis, idarenin hususi hukuk sahasında alelade şahıslar gibi yaptığı işlere müteallik kararlarına karşı iptal davası ikame olunamaz. Sayın Prof. Ragıp Sarıca, idari davalar adlı kitabında ( 1949 tarih sh.13 de )... idari bir karardan bahsedebilmek için, bir kere bir hukuki tasarrufun mevcudiyetine luzum vardır. İkincisi bu hukuki tasarrufun tek taraflı olması gerekir. Öyleyse iki taraflı tasarruflar yani akitler, mukaveleler- velevki idari bir mahiyeti haiz olsalar asla bir iptal davasına mevzu teşkil edemezler. Zira bunlar bir karar değildir denilmektedir.
Prof. Şeref Gözübüyük ise, iptal davasına konu olabilecek bir idari yargı kararı aşağıdaki biçimde izah etmektedir.
İdari karar, idarenin tek yanlı irade açıklaması ile hukuk alanında değişiklik ve yenilik yaratan işlemlerdir. Tek yanlı işlemlerdir. Atama, vergi salma, kamu görevlisinin işine son verme, ruhsat vermek gibi.
İdarenin yaptığı hukuki işlemlerden, yalnız tek yanlı olanları iptal davasına konu olabilir. İdarenin tek yanlı ( bireysel ) işlemleri genel olarak karar biçiminde olup yerine getirilir. Bunun için de ortada muhakkak bir idari kararın bulunması gerekir. İdari kararlar da genelde yazılı olur.
Sözleşmeler iptal davası dışında kalır.
Hususi hukuk sahasına dahil bir bünyede hazırlanmış sözleşme idari yargı görevi dışındadır.
Yine idare hukuku alanında yazılmış başka bir eserde; idari bir kararın iptali için açılan iptal davasına idari yargıda bakılacağı kuşkusuzdur. Ancak iptalin dışında, kişinin hukuki yararı nedeniyle ( kiracılık durumunun veya mülkiyet iddiasının tesbiti gibi ) açtığı olumlu veya olumsuz tesbit davası söz konusu ise buna adil yargıda bakılacaktır denilmektedir.
İdari hukuk alanında yazılan bütün eserlerde ortak görüş, kiraya veya mülkiyete yönelik sözleşmeler idari eylem değildir şeklindedir. Prof. Şeref Gözübüyük, İdari hukuk sh.69.
Bu açıklamalara göre, idare ile üçüncü şahıslar arasında yapılan kira sözleşmeleri ve bu tür sözleşmelerden kaynaklanan davalar, idari dava konusu olamaz.
Şimdi gelelim tam yargı davalarına: Kamu görevlilerinin zarar tevlit eden hareketleri veya kamu hizmetleri araç ve gereçleriyle verilen zararlardan dolayı idare mahkemesinde açılan tazminat davalarıdır. Bizim konumuzda herhangi bir ilişkisi yoktur.
İdari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar, bunlar da idari yargıda görülür. Nedir bu idari sözleşmeler? İdarenin kendi elindeki araç, gereç, personel ve teknoloji ile hizmetin yürütülmesinin güç veya olanaksız olduğu hallerde, idari sözleşmeler aracılığıyla özel kişilere yaptırılması sağlanabilir. Bazende idare, hizmeti yürütebilme olanağına sahip olduğu halde, çeşitll ekonomik ve sosyal nedenlerle bunu idare dışındaki kişilere devretmeyi uygun görebilir. Her iki halde de yapılan idari sözleşmenin konusunu kamu hizmetinin doğrudan doğruya diğer akide gördürülmesi söz konusudur.
İşte bu tür sözleşmelerden kaynaklanan davalar da idari yargıda görülür ki, konumuzla ir alakası yoktur.
Bütün bunlardan ayrı idari ceza davaları ve yorum davaları da vardır. Ama bunların da konumuzla ilgisi yoktur.
Burada şu tefriki gözardı etmemek gerekir.
a ) Lojman olarak devlet memurlarına tahsis olunan meskenlerle,
b ) 775 sayılı Kanunun uygulama yönetmeliğine göre Belediyeler tarafından kiraya verilen meskenleri.
Bunlar birbirindan farklıdır. Hukuki durumları ayrı kanunlar tarafından düzen altına alınmıştır. Davaya konu konut izmir Belediyesinin mülkü olup 775 sayılı Kanun uyarınca yazılı kira sözleşmesi ile davacıya 27.11.1980 tarihinde kiralanmıştır. Kiracılık durumu da her yıl yenilenmiştir. Yazılı sözleşmenin 20. maddesinde taraflar arasında doğabilecek her türlü ihtilaf akit dairesinin bulunduğu mahkemelerde çözümlenir, hükmü konmuştur. Bu mahkeme de adli mahkemelerdir. 6570 sayılı gayrimenkul kiraları hakkında Kanuna bir geçici madde eklenmesine dair 3151 sayılı kanunun ( madde 1 ) geçici maddenin 3 no.lu bendine göre Belediyenin sahip bulunduğu bu meskenin kira bedeli uyuşmazlığı Sulh Mahkemelerince çözümlenebileceği açıkça belirtilmiştir ( Emsal karar dosyada mevcuttur. ).
Yerel mahkemece belirtildiği üzere konu hakkında bir tahsis kararı da bulunmamaktadır. Tahsis kararı olmayınca da, davacının "kiracılık sıfatının tesbiti hakkındaki bu davaya bakmaya adli yargı görevlidir. Dairemizin bu konuda örnek kararı da dosyaya ibraz edilmiştir. 21.11.1988 tarih E. 4589- K. 9799.
SONUÇ : Davacı kiracı ile davalı belediye arasında kira sözleşmesinden kaynaklanan bu davaya bakmaya adli yargı göravlidir. Bu hususta Hukuk Genel Kurulu Kararları, 6. Hukuk Dairesi ve 14. Hukuk Dairesi ve Dairemiz kuralları mevcuttur.
Emsal Kararlar:
Hukuk Genel Kurulunun 04.04.1980 tarih E. 1979/6-1452, K. 1980/1481
Hukuk Genel Kurulunun 11.03.1964 gün E. 6-806 - K. 202
6. Hukuk Dairesinin 02.12.1977 gün E. 776 - K.7994
02.11.1980 gün E. 6283 - K.10340
25.01.1982 gün E. 320 - K.423
09.03.1982 gün E. 322 - K.2607
09.03.1982 gün E. 324 - K.2608
14. Hukuk Dairesinin 22.09.1988 gün E. 6271 - K. 5822
3. Hukuk Dairesinin 21.11.1988 gün E. 4587 - K.9799
Yukarıda izah olunan nedenlere dayanarak yerel mahkemenin direnme kararı kanuna, Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Daire kararlarına uygun olduğundan onanması görüşünde olduğum için bozma kararına karşıyım. 23.01.1991
3. Hukuk Dairesi Üyesi

Yusuf Yılbaş
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini