 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/366
K: 1990/556
T: 31.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yagrılama sonunda, (Zeytinburnu Asliye 2. Hukuk Mahkemesi)nden davanın kabulüne dair verilen 1.3.199 gün ve 490-125 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 29.9.1989 gün ve 5153-7296 sayılı ilamıyla; (...Dosya içeriğine göre olayda Medeni Kanunun 143/2 şartları gerçekleşmiştir. O halde uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün gözetilmemesi usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek, direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Manevi tazminat isteği, maddi tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri gibi, boşanma davasının eki niteliğindedir.
Görülmekte olan boşanma davası sarasında, kusursuz eş tarafından istenebileceği gibi; bu konuda, ayrıca açılacak ve boşanma davasıyla birlikte yürütülecek bir dava ile de talep edilebilir.
Boşanma davasının eki niteliğinde olan bu isteklerin, anılan davanın sonucu ile sıkı sıkıya bağlı oduğu da kuşkusuzdur.
Konuyu düzenleyen Medeni Kanunun "Boşanma halinde tazminat, 1. Maddi ve manevi" başlıklı 143. maddesinin 2. fıkrasında; "...boşanmaya sebebiyet vermiş olan hadiseler burada yasa koyucu BK.nun 49. maddesindeki hatanın özel ağırlığını aramadan bir tazminat sistemi getirmiştir. Bu nedenle öncelikle kişisel değerler olarak tanımlayabileceğimiz ve MK.nun 24. maddesinde de yer verilen "şahsi menfaatler" sözcükleri ile neyin anlatılmak istenildiğinin amaçlandığı üzerinde durulmasında yarar vardır. Gerçekten yasada bunların neler olduğu tek tek sayılmamıştır... Ancak, HGK.nun 3.10.1990 gün, 275/459 sayılı kararında da vurgulandığı üzere gerek hukuk öğretisinde, gerek uygulamada kişinin yaşam ve sağlığı gibi madde değerleri ile onur, saygınlık, özgürlükler özel yaşam gibi manevi değerleri kişisel değerler olarak kabul edilmektedir.
Olayda, taraflar aasında önce görülen ve redle sonuçlanan, ancak tebliğe çıkarılmadığı kesinleşmemiş bulunan şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı boşanma davası dosyası getirtilmiştir. Bu dosya içeriğinden ve özellikle karşı çıkılmayan yeminli tanık beyanlarından; davacının, başka bir kadınla ilişki içerisinde olduğu ve uzun zamandır bunu sürdürdüğü açıklıkla anlaşılmaktadır.
Mahkemece de, belirlenen bu olgudan kaynaklanan boşanma sebebine dayalı olarak, fiili aykırılık nedeniyle boşanmaya karar verilmiştir.
Müşterek hayatın sona ermesinde ve yuvanın dağılmasında; kusurun davacı kocada olduğu, davalı kadının kusursuz bulunduğu da reddedilmiyecek bir gerçektir. Somut olaya bu yaklaşım içerisinde bakıldığında da boşanma yüzünden davalı kadının, bir bütün olarak değerlendirilen şahsi menfaatlerinin ağır surette halele uğradığının kabulü icap eder.
Bu itibarla, MK.nun 143/2. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiğine işaretle, davalı kadın yararına uygun mitarda manevi tazminata hükmedilmesi gereğine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da aynen benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklaması yapılan Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 31.10.1990 gününde oyçokluğuyla karar verildi.