 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/346
K: 1990/586
T: 21.11.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Tarflar arasındaki "vasiyetnamenin anlam ve kapsamının tesbiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Kütahya Asliye 2. Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 27.12.1988 gün ve 365-824 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 1.3.1990 gün ve 964-2381 sayılı ilamıyla; (...Vasiyetname yorumlanırken önemli olan vasiyetçinin son arzularını ortaya çıkarmaktır. Yorum sırasında vasiyetnamenin tümünden çıkan anlam ve gaye gözönünde tutularak, vasiyetçinin son arzularının gerçekleşmesine özen göstermelidir.
Somut olayda, vasiyetçi bazı menkuş eşyayı vasiyet ettikten sonra 9.7.1973 tarihli 4589 sayılı senede konu olan taşınmaz malla ilgili olumlu olumsuz hakları vasiyet ettiğini açıklamış ve daha sonra, "Kütahla-yoncalı Köyü'nde kain tapunun ada 25 parsel, 203 parsel 5 numaralarında 22000 TL. değerindeki taşınmazın % 51 hissesi'ni vasiyet etmiştir. Vasiyetçinin, Yoncalı Köyü 203 ve 5 parsel numaralı taşınmaz malları yoktur. Buna karşılık Mecidiye Mahallesi'nde 203 ve 5 parsel numaralı taşınmaz mallarda malik durumunda olduğu Tapu Sicil Müdürlüğünün dosya arasında bulunan cevaplarından anlaşılmaktadır. Murisin malik durumunda olmadığı taşınmaz mallarda vasiyetnamesinde söz etmesi düşünülemez. İdaresinin kendisine ait 203 ve 5 parsel numaralı taşınmaz malları vasiyet etmek olduğu pek açıktır. Bu taşınmaz malın bulunduğu yerin yine aynı vasiyetnamenin konusu olan diğer bir taşınmaz mal ile karıştırılarak vasiyetname derç edilmiş olaması ve gerçek değerinden çok az bir değerde gösterilmesi, bu taşınmaz malların vasiyetnamenin kapsamın dışında bırakıldığını kabule yeterli değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, vasiyetçinin Eskişehir Noterliği'nde düzenlenen vasiyetnamesinde davalı torununa vasiyet ettiği taşınmazların belirlenmesi suretiyle kapsamının tayini isteğine ilişkindir.
Davanın kabulüne ilişkin yerel mahkeme direnme kararı davalı tarafça temyiz edilmiş ancak dosyanın Yargıtay'ca sevki için gerekli masraflar yatırılmamıştır. Mahkemenin, temyiz giderlerinin tayin edilen gün içerisinde yatırılması gereğine işaret eden muhtırasının tebliğine rağmen yine öngörülen sürede bu masraflar ödenmemiştir. Davacının süre geçidildikten sonra giderlerin yatırılması nedeniyle kararın kesinleştiğine ilişkin itirazı ise mahkemece reddedilmiştir. Bu husus davacı tarafından bu kez yapılan temyiz itirazına da konu edilmiş olmakla Hukuk Genel Kurulu'ndaki müzakere sırasında önsorun olarak ele alınmıştır.
Mahkemece, gerekli temyiz giderlerinin belirlenen süre içerisinde yatırılması gereğine işaretle davalı vekiline çıkarılan ve tebliğ edilen muhtırada, muhtarı gereğinin yerine getirilmesinin doğuracağı sonuçlar açıkça gösterilmemiştir. Bu durumda, öngörülen süre geçirildikten sonra temyiz giderlerinin yatırılmış olması temyizi incelemesine engel görülmemiştir.
O itibarla, yerel mahkemece bu konuda verilen red kararının doğru olmadığı oybirliği ile kararlaştırıldıktan sonra işin esasına ilişkin temyiz incelemesine geçilmiştir.
Davacı vasiyetçinin kızı, davalı ise, diğer kızından olma 1970 doğumlu torunudur. Vasiyetçi Eskişehir Noterliği'nde 25.6.1981 günlü düzenleme şeklinde yapılan vasiyetnamesinde aynen (...Kütahya 1. Noterliği'nin 9.7.1973 tari ve 4589 sayılı sözleşmesinin bütün olumlu sonuçlarının devri ve Kütahya-Yoncalı Köyü'nde kain tapunun ada 25 ve parsel 203 parsel 5 numarasında 22000 TL. değerindeki taşınmazın % 51 hissesi...)ni davalı toruna vasiyet etmiştir.
Davacı, miras bırakanı babası vasiyetçinin vasiyet ettiği taşınmazın Kütahya-Yoncalı Köyü'nde olduğu ileri sürerek, merkez Mecidiye Mahallesi'ndeki taşınmaz malların vasiyet konusu bulunmadığının tesbitini istemiştir.
Gerçekten, Kütahya-Yoncalı Köyü'ndeki 203 ve 5 parsel sayılı taşınmazlarla vasiyetçinin bir ilgisinin olmadığı bu yerlerin dava dışı şahıslara ait bulunduğu vasiyetçinin Kütahya Merkez ilçe Mecidiye Mahallesi'nde sinema, otel ve dükkanlardan oluşan 203 ve 5 parsel sayılı taşınmazların yarı payının maliki olduğu tapudan gelen yazıdan anlaşılmıştır. Sağlar arası işlemlerde olduğu gibi, ölüme bağlı tasarruflarda da tasarrufu yapan tarafından açıklanan irade ile bu tasarrufların metninin saptanması gerçek anlamının vasiyetçinin son arzusuna uygun biçimde belirlenmesi ve açıklığa kavuşturulması büyük önem taşımaktadır. Bunun saptanmasında da yorum kurumunun uygulanması gerektiği aşikardır. Hemen belirtmek gerekirki, Medeni Kanun ve Boçlar Kanununda yoruma ilişkin kurallar geniş biçimde düzenlenmemiş, aksine yorumla iligili hükümlere az yer verilmiştir. MK.nun 451/2. maddesinde yer alan "tasarrufu yapan kimse, şahsi veya şeyi tayin ederken açık bir hataya düşmüş ise kendisinin hakiki arzusunu katiyetle tayin mümkün olduğu takdirde hatalı tasarruf bu arzuya göre düzeltilir" biçimindeki hüküm Kanunumuzun ölüme bağlı tasarrufu yapanın gerçek iradesine, son arzusuna, isteğine büyük önem verdiğini açıkça ortaya koymaktadır (Prof. Dr. Bülent Köprülü, Miras Hukuk Dersleri, 2. Bası, S. 222, 223 vd.).
Yine vasiyetnamenin yorumunda gözönünde bulundurulması gereken kurallardan biri, Yargıtay HGK.nun 7.6.1966 gün, 738-309 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ölüme bağlı tasarrufun geçerliliğini üstün tutan, Roma Hukukundan beri geniş uygulama alanı bulan Favokr Testemanti prensibi, değeri de yorumun kanuni mirasçılık yararına yorumlanması ilkesidir. Bunlara göre miras bırakanın ölüme bağlı tasarruflarını iptalden ziyade muhafaza etmek vasiyetçinin arzu ve iradesine daha uygun düşer. Bu itibarla yorumda bu gayenin daima gözönünde tutulması, şüpheli ve müphem hallerde tasarrufun muhafazası lehine yorumun yapılması gerekir. Bu ilke Alman Mahkeme İçtihatlarında vasiyetnamenin yorumu onun iptalinden önce gelir şeklinde ifade olunmaktadır. Keza vurgulanmak gerekirki, normal olarak yorum ancak vasiyetçinin beyanında yazılı arzunun bir dereceye kadar süzmektir. Fakat beyanda hiç bir dayanağı yok iken onu tamamlamak değildir. Vasiyetnamenin metni yoruma kafi gelmezse, bunun yanında yardımcı olarak dış etken ve olgulara örneğin vasiyetçinin notlarına, mektuplarına, dostlarına ve yakınlarına yaptığı açıklamalara ilişkin belgelere bakmak icap eder. İhtiyaç olduğu takdirde, tasarrufun dışındaki olgulardan, belgelerden ve dayanaklardan yararlanılması gereği hukuk öğretisinde tam bir görüş beraberliği içerisinde savunulmakla birlikte İsviçre Federal Mahkeme Kararlarında da aynen benimsenmiştir.
Bu itibarla, olayda hukuksal ve sağlıklı çözüme ulaşılabilmesi için öncelikle vasiyetçinin Yoncalı Köyü'nde adına kayıtlı taşınmazları bulunup bulunmadığının saptanması gerekir. Yine vasiyetçinin Merkez İlçe Enne Köyü Yoncalı Mevkii'nde bir taşınmazı mevcut olduğu belirlenmiştir. Enne Köyü ile Yoncalı Köyü'nün önceleri bir koy olup olmadıkları, Yoncalı sözcüğünün Enne Köyü'nün bu mevkiindeki taşınmazların tanımlanmasında kullanılıp kullanılmadığının tesbiti icap eder. Bu tesbitlerin gerektiğinde keşfende yapılmasından sonra yukarıda açıklandığı üzere toplanacak diğer yan delillerden yararlanılarak vasiyetçinin son arzusuna uygun gerçek iradesinin belirlenmesi ve haslı olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
O nedenle yukarıda açıklanan biçimde araştırma ve inceleme yapılmadan verilen karar usul ve yasaya uygun olmadığından direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 21.11.1990 gününde üçüncü görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, miras bırakan M.Rahmi Manisalı'nın Eskişehir noterliğinde düzenlediği 25.6.1981 gün 17643 sayılı vasiyetinin taşınmaza ilişkin maddesinin yorumlanması isteğini kapsamaktadır.
Miras bırakan vasiyetname ile bir kısım taşınır mallarla tapusuz taşınmaz sözleşmenin bütün olumlu sonuçlarının devri ve Yoncalı'da 22.000 değerinde ada 25 parsel 203 parsel 5 taşınmazın % 51 hissesinin .... torunu Nur Tepe'ye vasiyet etmiştir.
Davalı, Yoncalı olarak belirtilen 203 ve 5 parsellere, vasiyetnamenin açılması sırasında itiraz etmemiş, yerine getirilmesini (tenfiz) isterken Yoncalıda belirtilen Ada parsel numarasıyla taşınmaz bulunmadığını belirtilen ada ve parsellerin Kütahya merkezindeki taşınmazlara uymakta bulunduğunu miras bırakanında bu taşınmazları amaçladığını ancak mekanını yanılgı sonucu doğru olarak belirtemediğini savunmuştur.
Davalının bu isteği üzerine davacı vasiyetnamenin yorumlanmasını ve davalının isteğini gerçekleştirmesine engel olunmasını dava etmiştir.
1- Yorum davası ölüme bağlı muğlak, eksik veya gizlenmiş iylemlerdeki irade açıklamaları için yapılır, uygulama ve öğretide benimsenen yorum kuralları;
a) İrade teorisi: Bu görüşe göre önemli olan açıklanmayan iç iradedir. İç irade ile açığa vurulan irade arasında çelişki olması halinde amaç, iç iradeye uygun olarak çözümlenir.
b) Açıklanan irade teorisi: Bu görüş irade teorisinin aksine açıklanan iradeye önem verir.
c) Güven teorisi: Buna göre bir irade açıklaması dürüstlük kurallarına uygun olarak nasıl anlaşılması gerekiyorsa öyle yorumlanmalıdır.
2- Yorum Kuralları; Belirtilen yorum teorilerinin tümü, yorumlanacak irade açıklamasının dayanağının öncelikle vasiyetnamenin metni içinde aranıp bulunmasını öngörmektedir. Metin yoruma gerek duyulmayacak kadar açıksa aynen uygulanır. Yorumu gerekitren bir durum varsa asıl olan vasiyetnamedeki metindir. Metin yeterli ip ucu vermeye elverişli değil ise o zaman vasiyetname dışındaki olgulara (miras bırakanın bıraktığı notlar, mektupları, tanık sözleri, dostlukları, alışkanlıkları, öğrenim durumu gibi) başvurulur.
Örnek : 1 vasiyetname ile "arkadaşım Ahmet'e .... vasiyet ettim..." şeklindeki vasiyetin yerine getirilmesi sırasında, M. bırakanın birden fazla Ahmet isminde arkadaşının bulunması halinde vasiyeti ile hangi Ahmet'i amaçladığı belirtilen yorum kuralları ile belirli duruma sokulacaktır.
Örnek: 2 Miras bırakan terekesinin 1/4 ünü A.ya geri kalanını yasal mirasçıları eşi ve çocuğuna vasiyet etmiştir. Eş ve çocuk vasiyet gereği eşit pay mı? yasal payları oranında mı? mirasa sahip olacaklardır. Vasiyetin metninden ve metin dışı olgulardan amaç saptanamıyorsa yasal kural gereği eşe 1/4, çocuğa 3/4 pay verilmesi gerekecektir.
Örnek: 3 Çiftliğinden başka malı bulunmayan vasiyetçi Çiftliğini A.ya vasiyet ederken amacı mal vasiyeti değil mirasçı nasbıdır (M.K. 463/2, 2).
M.K. vasiyet yorumu hakkında bir kural getirmemiş, yorum sırasında gözetilmesi gereken olguları belirtmekle yetinmiştir. Bu hükümlerden en belirgini M.K. 451/2 ile düzenlenmiştir. Buna göre "tasarruf yapan kimse şahsı veya şeyi tayin ederken açık bir hataya düşmüş ise kendisinin hakiki arzusunun katiyetle tayin mümkün olduğu takdirde; hatalı tasarruf arzuya göre tahsis olunur..."
Yasa yanılgının açık olmasını ve gerçek amacın kesinlikle belirlenmesinin olanaklı olmasını yorumun ön koşulu olarak kabul etmektedir. Bununla yanılgı açık değilse ve amaç kesinlikle saptanamıyorsa açığa vurulan iradeye değer verilmesi gerektiği vurgulanmak istenmiştir. (Açıklama teorisi) M.K. 502/2, 519/2; 587/3 maddeleri ile de bu olguyu vurgulamıştır.
Maddi olayımızda vasiyetçi, taşınır malları en ince ayrıntılarına kadar açıklamıştır. Hangi sözleşmenin olumlu sonuçlarını vasiyet ettiğini çok açık olarak belirtmiştir.
Çekişme konusu taşınmazların tanımlanmasında da çok kesin ve ayrıntılı bilgi vermiştir. Vasiyet edilen taşınmazın bulunduğu mekan ada ve parsellerini ve en önemlisi amacı açıkça ortaya koyacak, değerini duraksamaya yer vermeyecek biçimde (Yoncalı'da ada, 25, parsel 203 ve 5 değer 22.000 TL. % 51 payı) açıklamıştır. Belirtilen parsellerin Yoncalı köyünde bulunmaması yorum içinde yeterli bir mazeret olmaz. Sayın Kocayusufpaşaoğlu'nun belirttiği gibi (miras hukuku 1987 başı sh.322/3) "Yorum ancak ölüme bağlı tasarrufta yer alan bir irade beyanı için caizdir. Bu irade beyanı mutlak eksik, hatta gizli olabilir. Yeter ki vasiyetnamenin metninde kendisine bir dayanak bulsun yoksa yorum yolu ile vasiyetnamenin metninde hiçbir dayanak bulunamayan şeyleri vasiyetnameye sokmak caiz değildir" gerçekten vasiyet açıktır. Yorumu gerektirecek tereddüde neden olacak durumda değildir. 2. olarak miras bırakanın köy yerine şehirdeki taşınmazlara vasiyet ettiğine delalet edecek kesin bir olgu bulunmamaktadır. Aksine köyde taşınmaz vasiyet edildiğini gösteren açık bulgular vardır. Örneğin; mekan belirtmiş vasiyete konu taşınmazın değeri gösterilmiştir. Yoruma konu edilen şehirdeki taşınmazlar sinema, pasaj, ev gibi yapıtları kapsayan ve vasiyet tarihinde bile 500-600 milyondan fazla eden yerlerdir. Vasiyetçi bu taşınmazların 1/2 sinin sahibidir. Vasiyet ise % 51 payı kapsamaktadır. Daha önemlisi köydeki sözleşme ile bağlantılı olarak bu taşınmaz vasiyet konusu edilmiştir. Vasiyetçi kültürlü, bilinçli kişiliğe sahiptir. Ne yaptığının bilincindedir. Vasiyet tarihinden on yıl sonra ölmüş olmasına rağmen vasiyet değiştirmeyi veya düzeltilmesini düşünmemiştir. Vasiyetçi amaçlandığı savunulan taşınmazlardan sözederken hep belirgin niteliği olan sinema sözcüğünü kullanmıştır. Lehine vasiyette bulunulan Nur Tepe'nin vasiyet dışında bunu hak ettiğine ilişkin bir olgu bulunmamaktadır. buna karşılık diğer üç çocuğu arasında adil bir paylaştırma yapmayı planlamış, Nur'un babasından ise nefretle söz edilmiştir. Vasiyetçinin mektupları vasiyetnamenin Yoncalı'da başkaca malının varlığı hakkında araştırma yapılmamış ise de imzasını da taşıyan ve davalı tarafından verilen belge ara kararındaki isteklerini içeren yazıdan Yoncalı'da taşınmazlarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Sonuç Olarak : Vasiyetname açıktır. Yorumu gerektirece nitelikte değildir. belirtilen ada ve parselin gösterilen mekanda bulunmaması vasiyetin yorum yolu ile değiştirilmesini gerektirmez. Zira vasiyetnamenin şehirdeki malları amaçlamadığı, vasiyet metninden ve vasiyet dışı olgulardan açıkça anlaşılmaktadır. Kaldı ki vasiyet Sulh Hakimi tarafından açılmış davalı dava konusu madde hakkında ayırıkça (ihtirazı) bir düşünce ileri sürmemiştir. Yasanın yorum için ortaya koyduğu açık yanılgı ve amacın kesinlikle belirli olması koşulları gerçekleşmemiştir. Hakimlikce yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmak için yeterlidir. Tarafların benimseyip istemediği bir konuda hakimi re'sen araştırmaya sevk etmeye usul hükümleri elvermez. (HUMK. 72,74, 75). Belirtilen yasal kural ve ilkelere uygun bulunan hükmün onanması düşüncesindeyim. Aksine oluşan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.