 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/345
K: 1990/481
T: 10.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "hizmet tesbiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; TRABZON İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 5.10.1989 gün ve 202-1217 sayılı kararın incelenmesi Davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 21.11.1989 gün ve 8150-8501 sayılı ilamı: (... Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/8. maddesi hükümlerine göre Kuruma bildirilmeyen sigortalı niteliğindeki çalışmaların tesbitine karar verilebilmesi için çalışılan yılın sonundan itibaren anılan maddede öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmemiş olması gerekir. Davacının işyerinden 3.9.1968 tarihinde ayrılmış bulunduğuna göre bu sürenin fazlasıyla geçtiği gözönünde tutulmaksızın yazılı düşüncelerle davanın kabul edilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere Hukuk Genel Kurulunun 28.3.1990 gün ve 1990/10-132 esas ve 1990/216 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/8. maddesi olup, isteğin tesbitine karar verilebilmesi için hak sahibinin çalıştığı yılın sonundan itibaren anılan maddede öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde davasını açmış bulunması ve bu sürenin geçmemiş olması gerekir. Olayda bu sürenin fazlasıyla geçtiği anlaşılmaktadır. Direnme kararında dayanılan H.G.K. nun 3.2.1988 gün 535/68 sayılı kararının verilmesine esas olan davada işverenin davacı işçiye ödenen ücretlerden sigorta primlerini kestiği tartışmasızdır. Olayda ise işverence sigorta primleri kesilmemiştir.
Bu itibarla sözü edilen Hukuk Genel Kurulu kararının verildiği olay ve içeriği itibariyle temyize konu dava için emsal olarak kabulü mümkün değildir. O halde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 10.10.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.