 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/330
K: 1990/469
T: 10.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 1. İcra Tetkik Merciince davanın kabulüne dair verilen 21.12.1989 gün ve 1988/1909-1989-1989/189 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 18.9.1989 gün ve 1989/3775-10689 sayılı ilamı:
(... İİK.nun 184 ve 185 maddelerinde açıklandığı gibi müflisin haczi kabil bütün malları, üzerinde rehin bulunanlar da dahil, iflas masasına girer, 3. kişilere ait rehinli mallar iflas masasına girmez. Bu nedenle asıl borçlunun iflası halinde rehin veren 3. şahısları alacaklının takip yetkisi vardır. Müflise izafetle takibe iflas idaresi de dahil edilebilir.
İİK.nun 3494 sayılı kanunla değişik 2 Mayıs 1985 tarihinden sonra yapılan takiplere uygulanması gerekli İİK.150. maddesi de gözönünde bulundurularak bir karar verilmek gerekirken işin muhakemeten halli gerektiğinden bahisle alacaklı isteğinin reddolunması isabetsizdir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle 3494 Sayılı Kanunla değişik İİK.nun 150/1 maddesi hükmü gözetilmeksizin işin mahkemede çözümlenmesi gereğine işaretle itirazın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Bu itibarla Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 10.10.1990 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Rehnin (ipoteğin) paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip kural olarak borçlu aleyhine yapılır ve bu rehin üçüncü kişi tarafından verilmiş veya merhunun mülkiyeti üçüncü kişiye geçmiş ise, bu icra takibi üçüncü kişiye de bildirilir.
Somut olayda, borçlu, iflas etmiş ve alacaklı icra takbini rehin veren üçüncü kişiye karşı yöneltmiştir. Borçlu iflas ettiğine göre, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibi, müflis borçlunun yasal temsilcisi iflas idaresine karşı, esas yönden değil, ancak biçim olarak yapılabilir. Borçlu takip talepnamesinde sadece biçim olarak gösterilir ve fakat borçluya ne ödeme emri ve ne de icra emri gönderilir. Çünkü, icra takibini yapan alacaklı, bu alacağını borçlu müflisin iflas masasına yazdırmıştır. Yazılan bu alacak için ayrıca rehnin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibinin yapılması ve ödeme emri yahut icra emrinin gönderilmesi fazla bir işlem olduğu gibi kırtasiyeciğiğe de yol açar.
Açıklanan bu nedenlerle iflas idaresinin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibine dahil edilmesine ödeme emri veya icra emrinin tebliğine ilişkin karar yerinde bulunmadığından sadece bu gerekçe ile çoğunluğun kararına katılmıyorum.