Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/321
K: 1990/441
T: 26.09.1990

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki "şuf'a" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Salihli Asliye 1. Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 7.9.1989 gün ve 1988/45, 1989/446 sayılı ilamıyle, Şuf'alı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip her paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa satıcı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şuf'a hakkını kullanması MK.nun 2. maddesinde yer alan objektif iyiniyet kuralı ile bağdaşmaz. Kötüye kullanılan bu hak kanunen himaye görmez 14.2.1951 gün, 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin kendiliğinden nazara alması gerekir. Savunmanınm tevsii bu gibi durumlarda sözkonusu değildir. Davanın bu bakımdan reddi gerekir.
Olayımızda; davalı şuf'alı payın bulunduğu taşınmaz paydaşlar arasında haricen ve özel surette taksim edilip her paydaşın bu taksim sonucu kendisine isabet eden yerleri kullandığını, nitekim davacı yerini bağ haline getirip etrafını telle çevirdiği ve o yerin bu şekilde kullandığını ve böylece müşterek kullanma ve idarenin ortadan kalktığını savunmuş davalıya pay satan Musa'da  aynı şeyi doğrulamış ve davalıya şuf'alı pay ile bu taşınmazın bitişiğinde bulunan kendi bağımsız 1979 parselini sattığını, bunu da "müstakil bağ ile bağa geçen yolu sattım" diye ifadelendirdiği anlaşılmaktadır.
Gerçekten yukarıda açıklandığı üzere şuf'alı payın bulunduğu taşınmaz hukuken geçerli olmasa bile paydaşlar arasında özel surette ve eylemli biçimde haricen taksim edilmiş idare ve kullanma müşterekliliği ortadan kalkmış ise tapudaki paylılığa dayanılarak şuf'a hakkının kullanmak istenmesi hem MK.nun 2. maddesindeki iyiniyet kurallarına hem de 27.3.1957 tarih, 12/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında benimsenen şuf'a hakkının amacına aykırı olması sebebiyle harici ve özel taksim mevcut olup olmadığının araştırılması önem kazandığından onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan şekilde bozulması gerekmiştir..) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle; yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldaktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüdü:
 
KARAR : Şuf'a (önalım) hakkı, taşınmaz mülkiyetinin yasadan doğan daraltımlarından (takyitlerinden) biridir. Yasal önalım hakkı, yenilik doğuran inşai bir haktır. Paydaşa, bir payın üçüncü kişiye satilması  durumunda, o pay alıcıya neye mal oldu ise (satış bedeli, tapu harç ve masrafları) o miktar ile, belirli süre içinde satın alma yetkisini verir. Yasal önalım hakkı tanınması ile paylı mülkiyet üzere olan taşınmalara, paydaşları arasındaki müşterek kullanılmaya yabancıların sokulmasının önlenmesi amaçlanmıştır. Dava konusu taşınmaz taraflar ve dava dışı paydaşlar arasında müşterek mülkiyet üzeridir. Ancak bütün paydaşların iştiraki ile payları karşılığı intifalarına bırakılan kesimleri belirleyen fiili kulanmaya ilişkin bir anlaşma yapılmış değildir. Taşınmazdaki mevcut paydaşlardan cüz'i bir kısmı taşınmazın belirli bir kesiminde kendi aralarında bir taksim yapmışlarsa da bu kullanmaya ilişkin fiili taksim olgusunun buna iştirak etmeyen diğer paydaşların tamamı gözönüne alındığında her paydaşın fiili kullanmaya ilişkin yeri diğerinden bağımsız olarak kesin biçimde belirlenmemiş ve müşterek kullanma bozulmamıştır.
Bu nedenle de, taşınmaza yabancı kişi sokmama amacının tahakkuk ettiğinden dolayısıyla artık şuf'a hakkının amaçsal yönden kullanılmasına gerek olmadığından sözedilemeyeceği aşikardır.
Bu durumda, mahkemece de taşınmazdaki müşterek mülkiyet ve kullanma nazara alınmak suretiyle mevcut deliler değerlendirilerek yazılı olduğu biçimde süresinde kullanılan şuf'a davasının kabulüne karar verilmesi doğrudur. O halde usul ve yasaya uygun olan direnme kararı onanmalıdır.
 
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararın yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) ve (32.500) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 26.9.1990 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
 
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Get More Info abacus darknet 
  • 06.05.2025 05:24
  • [Evlat Edinme] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hakkında 
  • 04.05.2025 15:37
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini