 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/305
K: 1990/504
T: 17.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "irtifak hakkı tesisi ve meni müdahale" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; istanbul Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 23.2.1988 gün ve 7- 77 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 25.9.1989 gün ve 4549 - 7759 sayılı ilamı;
(... Dosyadaki yazılara göre, taraflar Tanburi Ali Efendi Sokak Nisbetiye Caddesi Hürriyet Mücahitleri Sokak ve Dilhayat Sokağı arasında yer alan muhtelif taşınmazların malikleridir. Bu taşınmazlar üzerindeki evler 1952 yılında Etiler Yapı Kooperatifi tarafından inşa edilmiştir. 5, 6,7 parsel sayılı olanlar davacılara, 8 ve 9 numaralarını taşıyanlar ise davalılara 10,11,12,13,14 sayılı parseller mevcuttur. Davacılara ve davalılara ait binaların arkasından pis su borularının geçirildiği ve buna ait tesisatın Kooperatifçe yapıldığı mecranın davalı Saide Güneş'in taşınmazının sağ yanındaki Hürriyet Mücahitleri sokağındaki kanalizasyona bağlandığı, 27 yıldan beri anılan biçimde kullanıldığı, binalardan yukarı seviyede bulunan Nisbetiye caddesi ile bu geçitin hiçbir ilgisinin olmadığı, adı geçen davalı Saide Güneş'in bu mecrayı 1980 yılında tıkadığı, Hürriyet Sokağının mevcut cephesine dükkan inşa ettirdiği, bu suretle pis suların kanal dışına irtifak hakkının tesbiti açıklayıcı, tescili ve elatmanın önlenmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı Şöhret Öz, davayı kabul etmiş diğer davalı Saide Güneş ise daha önce Şöhret Öz'ün böyle bir hak tesisi amacı ile açtığı davanın reddolunduğuna pis suların akıtılması için en uygun mecranın Nisbetiye Caddesinde tesis olunacak bir rogarla Hürriyet Mücahitleri Sokağındaki ana kanalla bağlantısının sağlanabileceğini savunmuştur.
Önce M.K.nun 668. maddesinde söz konusu kuralın tesbitinde yarar vardır.
a) Mecra geçirilmesinin zorunlu olması,
b) Mecranın başka yerden geçirilmesinin imkansız veya çok masraflı bulunması,
c) Mecranın geçirileceği taşınmaz malikinin zararının peşin olarak ve tamamen tazmin edilmesi,
d) Aleyhte mecra hakkı kurulması istenen taşınmazın komşu taşınmaz olması gerekir.
İddia ve savunma doğrultusunda yapılan 1.12.1986 günlü keşifte, dinlenen bilirkişiler; bu taşınmazın pis sularının akıtılması konusunda zaruretin mevcudiyetinin inkar edilemiyeceğini, dolayısıyla davacılar ve davalılara ait taşınmazların sokak ve Nisbetiye Caddesinde giderek artan bir koku bulunduğu, Nisbetiye Caddesindeki kanalın dahi Hürriyet Mücahitleri Sokağındaki ana kanalla bağlantılı olduğunu birinci ihtimalde mecranın inşası halinde her taşınmaz için bağımsız bir kanal irtibatı sağlanması ve kot farkının aşılması için de motor kullanılması gerektiğini, ikinci ihtimalde ise anılan mecra esasen binaların inşası sırasında tesis edildiğini, tescilden evvel bu hakkın doğduğunu açıklamışlardır.
Tüm bunlardan çıkan netice şudur ki; lehinde mecra hakkı kurulması istenen taşınmazların pis sularının direkt olarak cephesi bulunduğu, Nisbetiye Caddesindeki kanala akıtılması veya Nisbetiye Caddesinde meydana getirilecek rogarla Hürriyet Mücahitleri Sokağındaki ana kanala aktarılması icap etmektedir.
İ.S.K.İ. Müdürlüğünün dosyalar meyanında mevcut 12.5.1983 günlü yazısında pis suların Nisbetiye Caddesi ile Hürriyet Mücahitleri Sokağındaki ana kanala bağlanmasının uygun görüldüğü belirtilmiştir. O halde kod farkına rağmen 5,6,7,8,9 sayılı parsellerin Nisbetiye Caddesi ile Tanburi Ali Efendi Sokağı tarafından mecra verilmesi tartışılmalıdır. Tüm bu olanaklar içinde en az masrafı mucip olanı gereği gibi belirtilmelidir. Önceki irtifak hakkına ilişkin olarak rüyet edilip redle sonuçlanan 1985/538 Esas sayılı davanın eldeki davayı HUMK.nun 237. maddesi uyarınca etkiler yönü yoktur. Özellikle tarafları bağlayıcı kesin hüküm niteliğinde değildir.
Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu itibarla davanın yazılı olduğu üzere tümden reddi doğru değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.10.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.