Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/2-130
K: 1990/239
T: 1.4.1990

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  • VASİYETNAMENİN İPTALİ ( Mirastan Iskat Hükmünü Taşıyan Ölüme Bağlı Tasarrufun İptali İstemi )
  • ÖLÜME BAĞLI TASARRUF ( Mirastan Iskat Hükmünü Taşıması )
  • MİRAS ( Murisin Mirasçıyı Iskat Sebepleri Olmadığı Halde Varmış Gibi Olgulayarak Açık Hataya Düşmesi Durumunda Ölüme Bağlı Tasarrufun İptalinin Gerekmesi )
  • MİRAS HAKKINDAN ISKAT ( Murisin Mirasçıyı Iskat Sebepleri Olmadığı Halde Varmış Gibi Olgulayarak Açık Hataya Düşmesi Durumunda Ölüme Bağlı Tasarrufun İptalinin Gerekmesi )
  • AÇIK HATAYA DÜŞME ( Mirastan Iskat Durumunda Murisin Açık Hataya Düşmesi Durumunda Ölüme Bağlı Tasarrufun Tamamının İptal Edilmesi )
 
743/m.457,459
 
DAVA :
Taraflar arasındaki "vasiyetnamenin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kadıköy Asliye 4. Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen ll.l0.l988 gün ve 67-798 sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 21.2.l989 gün ve 11729-1488 sayılı ilamiyle, ( ...Medeni Kanunun 459. maddesi uyarınca iptalin tasarruf nisabı miktarında geçerli olacağı düşünülmeden tasarrufun tümünün iptaline karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.
KARAR : Dava, tarafların müşterek miras bırakanı annelerinin, davacıyı mirastan iskat hükmünü taşıyan ölüme bağlı tasarrufunun iptali isteğine ilişkindir.
Miras bırakan, noterde yaptığı 20.8.l973 gün ve l5260 sayılı vasiyetnamede davacı kızını, (kendisini kötüleyerek hacir altına alınması için babasının mahkemeye başvuruda bulunmasını sağladığı, yine babasına tahrikle aleyhinde boşanma davası ikame ettirdiği, davalı kızlarından Seza'nın avukatlığa kabulünü önlemek için İstanbul Baro Başkanlığına müracaatla akli melekelerinin noksan olup avukatlık yapamayacağı ihbarında bulunarak onun geleceği ve ayrıca şeref ve haysiyeti ile oynadığı ) gibi sebepleri tek tek sayarak mirastan iskat etmiştir. Bilindiği üzere mirastan iskat edilen saklı pay sahibi mirasçı, miras bırakana mirasçı olabilme niteliğini tamamen kaybeder ve ileride kazanabileceği beklenen (muntasar) miras hakkından da yoksun kalır. Bu nedenle de terekeden hisse talep edemeyeceği gibi, tenkis davası da açamaz. ( Prof. Dr. Bülent Köprülü, Miras Hukuku Dersleri 2. Bası, Sahife 285-286 ).
Ancak somut olayda, miras bırakanın vasiyetnamesinde iskat için gösterdiği sebeplerin Medeni Kanunun 457. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında belirtilen iskata yeterli nitelik ve ağırlıkta bulunmadığı hususunda yerel mahkeme ile Özel Daire arasında görüş birliği mevcuttur.
Bu durumda uyuşmazlık, ölüme bağlı tasarrufun tam olarak mı iptal edilmesi gerektiği, yoksa iptalin ancak saklı pay bakımından mı mümkün olduğu eş anlatımla, "....müteveffanın arzuları iskatın sebebi hakkında aşikar bir hatanın neticesi olmadıkça tasarruf nisabı miktarında infaz olunur" hükmünü içeren M.K.nun 459. maddesinin son cümlesinin uygulanmasının icap edip etmediği noktasında toplanmaktadır. Bu konuda bilimsel görüşler arasında özde tam bir paralellik bulunduğu açıklıkla gözlenmektedir. Nitekim Esat Şener ( Miras Hukuku adlı eserinin 2l8. safhasında ) Miras bırakanın iskatın sebebinin de yazılmasından söz ederken", Prof. Dr. B.Köprülü ( Miras Hukuku Dersleri adlı eserin 258. sayfasında ) bunu "miras bırakanın iskat edeni üzerinde belirlenebilen aşikar bir hataya düşmesi" olarak ifade etmektedir. Prof. Dr. Y. Kocayusufpaşaoğlu ise ( Miras Hukuku adlı eserinin 327. sayfasında ) "muris iskat ettiği mirasçısının kendisi aleyhine ağır cürüm ika ettiğini sanarak iskat tasarrufunu düzenlemişse..." demek suretiyle örnek vererek konuya açıklık getirmiştir.
( Pseher şerhinin Prof. Dr. S. Şahir Ansay tarafından yapılan çevirisinin l95. ve izahatın verildiği l97 ve devamı sayfalarda ) "iskat sebebi için isbat getirilemezse yahut bir sebep gösterilmemişse tasarruf, iskat edenin mahfuz hissesi ile telif edilebileceği nisbette tutulur. Meğerki müteveffa tasarrufu mirastan iskatın sebebi hakkında açık bir hata içinde yapmış olsun" demektedir. Yine bakınız Prof. H. İmre ( Miras Hukuku adlı eserinin 239. sayfasında Prof. Dr. N. Ayiter ve Prof. Dr. A. Kılıçoğlu miras hukuku adlı eserlerinin 181. sayfasında ) aynı görüşü paylaşmışlardır.
Özetlemek gerekirse miras bırakanın iskat sebebi olarak kabul ettiği olaylar bulunmadığı halde kendisi bulunmayan bu olayları varmış gibi olgulayıp açık hataya düşmüşse ölüme bağlı tasarruf tam olarak iptal edilmelidir. Aksi durumda yani miras bırakan mirastan iskatta hiç sebep göstermemiş veya gösterdiği sebepler iskatı mucip ağırlıkta değil ise iptal yalnızca tasarruf nisabı miktarında mümkün olabilir.
Bilimsel görüşlerdeki uzun yıllardır süren bu birlik kaçınılmaz olarak Yargısal kararlara da aynen yansımış ve uygulamada tam bir kararlılık kazanmıştır. Nitekim Hukuk Genel Kurulu'nun 27.9.l972 gün 90 Esas l86 Karar sayılı kararında da aynı ilke benimsenmiştir.
Temyize konu davada ise, miras bırakan ile davacı kızı ve davalılar arasında cereyan eden ve zaman zaman yazılı basında da haber olarak yer alan ve iskat sebebi olarak vasiyetnamede belirtilen olayların varlığı belgelenmiş durumdadır.
Tüm dosya içeriğine göre miras bırakanın iskat sebepleri yaptığı olaylarda aşikar ( diğer bir ifade ile esaslı ) bir hataya düştüğü sabit olmamıştır. Aksine ortak miras bırakan, iskat sebeplerinin varlığına samimi olarak inanmış ve bu itibarla tasarrufta bulunmuştur. Hataya da düşürülmüş değildir. İskat için gösterdiği sebepler M.K.nun 457. maddesine uygun bulunmamışsa da subjektif ölçüler içerisinde saklı pay sahibi mirasçılarından kızı davacıyı miras hakkından iskat etmeyi arzulamıştır.
Bu itibarla önceki kararda direnilmesinde isabet görülmemiştir. O halde Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen ve olayda M.K. 459/2. maddesinin uygulanması gereğine işaret eden Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 1.4.1990 gününde, oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini