 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/249
K: 1990/375
T: 20.06.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ŞİŞLİ Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 29.12.1988 gün ve 1988/535 E. 1988/1130 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 16.5.1989 gün ve 1989/3337-4480 sayılı ilamı: (... 1 - Davacı henüz reşit olmayan Akın Türk'e velayeten babası İsmail Türk'ün (çocuğuna velayeten) verdiği vekaletnameye dayanarak Avukat Reşide Sever açtığı davada, davalı taraftan çocuklara yasak patlayıcıyı satın alarak yaralandığını bildirerek küçük Akın için maddi ve manevi tazminat alınmasını istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın açılış biçimi gözetilmeksizin davanın babası (İsmail Türk) adına açıldığı yolunda yanlış yorumla reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.
2 - Mahkemece, belirtilen nedenle redde davacının davasını ispat edemediği ve olayla zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı ek gerekçe yapılmıştır.
a) Bir dava hem husumet hem de esastan reddedilemez. Husumetten reddedilen bir dava için esas yönünden fikir bildirilmesi, asıl hasım tarafından açılacak davanın sonucunu açıklar nitelik taşır.
b) Kaldı ki, davacı Akın Türk vekili, delil olarak ceza mahkemesinin dosyasını göstermiştir. Bu dosyaya göre davalı bakkal Kazım'ın eşi, öteki davalı Ayşe'nin dükkandan çocuğa yasak patlayıcı satmaktan hükümlendirilmiştir. Öyleyse mahkemenin gerekçeye eklenti yapması ve ek gerekçesi de benimseme biçimi yönünden yanlıştır... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Davalılar hakkında dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu yaralamaya sebep olmaktan Şişli 4. Asliye Ceza Mahkemesine açılan kamu davası beraatle sonuçlanmıştır. Ceza Mahkemesinde alınan bilirkişi raporunda açıkça sanık (Davalı) Ayşe Yerlikaya'nın torpil denilen patlayıcı maddeyi mağdur Akın Türk'e ve ağabeyi Hasan Türk'e sattığının sabit bulunduğu vurgulanmıştır. Buna rağmen beraat kararı verilmiş olması ceza hukuku yönünden illiyet bağı kurulamamasından kaynaklanmıştır.
Ancak hukuk hakiminin ceza hukukunun mesuliyete dair hükümleriyle ve ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı olmadığı B.K. nun 53 ncü maddesi hükmü gereğidir.
Olayda küçüğün sakatlanmasına neden olan patlayıcı maddeyi davalının yaşı itibariyle kullandırılması yasaklanmış bulunan küçüğe sattığı saptanmıştır. Sorumluluk hukuku bakımından davalıların eylemleri ile zararlandırıcı olay arasında uygun neden sonuç bağının varlığı tartışılamayacak kadarı açık bir olgudur.
Bu durumda davalıların sorumlu tutulmaları gerektiği aşikardır. O halde Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 20.6.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.