 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/205
K: 1990/295
T: 16.05.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "vasiyetnamenin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Kınık Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 29.12.1987 gün ve 48-201 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 13.12.1988 gün ve 10359-11652 sayılı ilamı:
(.. Vasiyetçinin imzasını veya onayını taşımıyan hiç bir beyan, bağlayıcı nitelik taşımaz. Dava konusu vasiyetnamenin son bölümünde, vasiyet edenin, vasiyetnamenin son arzularına uygun olduğuna dair beyanı, usulünce tasdik olunmamıştır. Bu tasdiksiz sözlerin, tanıklar tarafından teyit edilmesi, vasiyete geçerlik vermez. Öte yandan, vasiyet edenin tesbit edilen beyanın "son arzularına" uygun olduğunu kendi huzurlarında beyan ettiğini, tanıkların verecekleri şerhte ifade etmeleri ve keyfiyetin o yolda tutanağa geçirilmiş olması zorunludur. Oysa, tanıklarla ilgili şerhte sadece, "vasiyet eden Ramazan Turgut tanıkların, beyanın huzurlarında vuku bulduğu" yazılmıştır. Halbuki şerhte "son arzuya uygunluğa" dair bir açıklama yoktur. Vasiyetçinin beyanında, son arzu deyiminin kullanılması yeterli değildir. Bu beyanın vasiyetçi tarafından imzalanması zorunludur. Zira az önce belirtildiği gibi, vasiyet edenin son arzu ile ilgili beyanı, kendisi tarafından imza edilmemiş, böylece tevsikten ari kalmıştır. Bu itibarla vasiyet geçersiz olup iptal edilmesi gerekirken bu yönler gözetilmeden isteğin reddi usul ve kanuna aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle okuma yazma bildiği tartışmasız bulunan vasiyet edenin vasiyetnamesi noterde M.K.nun 480 ve 481. maddeleri hükümleri de gözetilerek, yasada öngörülen şekil koşullarına uygun biçimde düzenlenmiştir. Vasiyet edenin arzularını resmi memura takrir edip onun tarafından yazıldıktan veya yazdırıldıktan sonra vasiyetnamenin vasiyet eden tarafından okunup imza olunması ve resmi memur tarafından tarih atılıp imzalanarak tasdik edilmesi gerekir. Olayda uyuşmazlığın niteliği gereği vasiyetnamenin geçerlilik koşulu olan bu yöne tamamen uyulmuş durumdadır. Vasiyet eden kimsenin, vasiyetname içeriğini şahitlere bildirmiyebileceği, yine şahitlerin görevlerini belirliyen M.K. 481. maddesi son fıkrası hükmüdür. Şahitlerin, vasiyet edenin vasiyetnameyi okuduğunu ve son arzularına muhtevi bulunduğunu resmi memur huzurunda beyan ettiği ve kendilerinin de vasiyet edeni tasarrufa ehil gördüklerine dair vasiyetname altına verecekleri şerhi imza etmelerinden sonra, bu şerhin ayrıca noter tarafından onaylanmasını öngören bir yasa hükmü yoktur. O nedenle bu eksik de bir geçerlilik şartı olarak kabul edilemez. Kaldı ki vasiyetname içeriğine ve mevcut imzalara karşı da çıkılmamıştır. O halde mevcut kanıtları değerlendirmek suretiyle davanın reddine dair yerel mahkemece verilen direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), 16.5.1990 tarihinde oybirliği ile karar verildi.