 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/202
K: 1990/315
T: 23.05.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (.... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 13.12.1988 gün ve 1987/712-1988/969 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafıdan istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 4.4.1989 gün ve 4185-4176 sayılı ilamı: (... Dava, borcun güvencesi olarak davalıya temlik edilen taşınmazın geri alınması isteğine ilişkindir. Davaya konu taşınmazın, davacının arkadaşı S. A.'ya 10.9.1986 günü ödenmek üzere verdiği 400.000 lira alacağın güvencesi olarak 10.9.1985 tarihinde satış suretiyle davalıya kayden devredildiği imzanın davalıya ait olduğu bilirkişi raporuyla saptanan ve ayrıca davalının da kabulünde olan yazılı belge ile kanıtlanmıştır.
Borcun vadesinde ödenmek istenmesine karşın kabule yanaşmayan da davalıdır. Medeni Yasanın 788. maddesinde açıkça vurgulandığı üzere, borçlu borcunu ödemediği takdirde alacaklıya taşınmazın mülkiyetini edinme yetkisini içeren her türlü koşul ve sözleşme geçersizdir.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hukuki olmayan aksine düşüncelerle reddedilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : İnanç sözleşmesi sade bir ifadeyle inanılan tarafın elde ettiği hakkı, taraflarca güdülen amaç sona erdikten veya belli bir süre geçtikten sonra inanana veya üçüncü kişiye devretmek taahhüdünü içeren anlaşma olarak tanımlanabilir. Borç ödendikten sonra iade edilmek üzere taşınmaz temlikini öngören sözleşmelerde özdebir inanç sözleşmesi olarak nitelindirilebilir. 5.2.1947 gün ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararında inanç sözleşmelerine ilişkin iddiaların yazılı belge ile kanıtlanabileceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, dava konusu taşınmazın davalı H.B.'a temlikin gerçek satış olmayıp, kendisinden alınan borç paranın karşılığı teminat için yapıldığı, atılı imzanın davalıya aidiyeti de belirlenen "mukavelename" başlıklı belgenin içeriğinden anlaşılmaktadır. Özel Dairenin çekişme konusu taşınmazın temlikinde güdülen amacı belirleyen bozması Hukuk Genel Kurulu'nca da aynen benimsenmiştir. Ne varki, olayda rehnin paraya çevrilmesine ilişkin düzenlemeyi getiren M.K.nun 788. maddesinin uygulama yeride bulunmadğı açıktır.
Bu nedenlerle yerel mahkeme direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının açıklanan nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 23.5.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.