 |
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1990/194
K: 1990/313
T: 23.05.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki "men'i müdahale" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Gerede Sulh Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 17.2.1988 gün ve 1987/240-1988/66 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 22.9.1989 gün ve 1988/4471-1989/7678 sayılı ilamı:
(.. Elatıldığı iddia edilen taşınmaz taraflar arasında hisselidir. Taşınmazın taksim edilmediği ve paydaşlar arasında kullanma biçimine ilişkin olarak bir özel parselasyon da mevcut bulunmadığı dosyadaki ifade ve yazılardan anlaşılmakta ise de kural olarak ortaklar arasında eltamanın önlenmesi davasından söz edilemez. Davacıların ihtilafı açılacak bir taksim davası ile çözülebilir. Bu itibarla yazılı biçimde davanın kabulü doğru görülmemiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava konusu taşınmaz taraflar ve dava dışı gerçek kişiler arasında paylı mülkiyet üzeredir. Bu tür mülkiyet rejimine tabi olan taşınmaz malda paydaşın paydaş aleyhine açtığı el atmanın önlenmesi davasının olumlu sonuçlanabilmesi için tüm paydaşlar arasında payları karşılığı intifalarına bırakılan kesimleri belirleyen fiili kullanmaya ilişkin Özel parselasyon anlaşması yapılmış olması ve buna davalı paydaşça uyulmaması veya taşınmazın tamamının davalı paydaş elinde olup, davacının payından intifaına engel olunduğunun saptanması gerekir. Olayda paydaşlar arasında fiili kullanmaya ilişkin payları karşılığı intifalarına bırakılan kesimleri belirleyen bir anlaşmanın yapılmadığı tartışmasızdır. Yine çekişme konusu olmayan bir yön de dava konusu taşınmazın tamamının davalının tasarrufunda olup, davacı paydaş elinde çekişmesiz olarak kullandığı herhangi bir kısmın bulunmadığıdır. Davalının bu yerde davacının payından yararlanmasına engel olduğu da saptanmıştır. Bu durumda davacının payı oranında dava kabul edilmek gerekir. O halde, yerel mahkemece mevcut deliller değerlendirilmek suretiyle kurulan hüküm doğru olduğundan direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ : Davalının temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA), 23.5.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.